Sayfalar

23 Temmuz 2010 Cuma

Kekemelik


Dilin normalden fazla büyümesi veya konuşurken dilin ağızda istenildiği şekilde oynatılamaması; genel olarak sinirden, korkudan veya ateşli bir hastalık sonrasında meydana gelir. Kelimelerin söylenmesi sırasında, gırtlak kaslarının anormal bir kasılma sebebiyle çalışamaması sonucu ortaya çıkan konuşma bozukluğudur. Kekemelik erkeklerde, kadınlara oranla %20 fazla görülür, heyecanlı kimselerde daha çok sık rastlanır. Hastanın heyecanlanması halinde çoğalır.


Bu durumdan kurtulmak için:

* Dil altına bir kalem konur ve konuşulmaya çalışılır. Başlangıçta egzersize bir dakikadan başlanır, daha sonra süre her hafta artırılır. Ağza çakıl taşı alınır ve konuşulmaya çalışılır. Yüksek sesle bol kitap okunur. Kur’an-ı Kerimi tecvit üzere okumaya çalışmak kekemeliği azaltır.

* 10 gr. kişniş 100 cc. suda beş dakika kaynatıldıktan sonra, bu suyla gargara yapılır. Ayrıca birer yemek kaşığı içilir.

* Bir baş beyaz soğanın suyu çıkarıldıktan sonra, elde edilen su her gün 2 – 3 defa ağızda tutulur, ayrıca gargara yapılır.

* 50 gr. melisa yaprağı ile 50 gr. karabaş otu toz haline getirildikten sonra bir kilo balla karıştırılarak macun kıvamına sokulur. Karışımdan günde üç defa 1 - 2 kaşık yenir.

* 50 gr. karabaş otu ile 50 gr. zen-

cefil toz haline getirildikten sonra kaynayan bir bardak suya bir çay kaşığı atılır. Kaynatma on dakika kadar sürdürülür. Sonra bu karışımla gargara yapılır.

* Toz haline getirilmiş 20 gr papatya ile bir adet küçük Hindistan cevizi, yarım kilo balla karıştırılır. Günde üç defa birer tatlı kaşığı yenir, dil altı bu karışımla ovulur.

* Toz haline getirilmiş 5 gr. amberle 5 gr. damla sakızı balla karıştırılarak macun haline getirildikten sonra yenir, dil altı bu karışımla ovulur.

* 20 cc. hardal suyu ile 20 cc. akırıkarha suyu birbirleriyle karıştırılır. Günde bir fincan içilir. Ayrıca günde 2 - 3 defa beş dakika süreyle gargara yapılır.
Leia Mais

Pamukçuk




Ağız mukozasının iltihaplanmasıdır. Bir çeşit mantar oluşumudur. Genellikle yetersiz beslenmiş, zayıf bünyeli süt çocuklarında görülmekle birlikte, uzun süren hastalıklar sonucu zayıf düşmüş yetişkinlerde de pamuk


görülür. Dilin ucunda ve kenarlarında, yanakların ve dudakların iç kısımlarında beyazımsı küçük şişlik ve kızartılar şeklinde ortaya çıkar. Bu durumdaki çocuğa veya yetişkine, asitli yiyecekler kesinlikle verilmez. Ağız temiz tutulur. Tedavisi:

* Ağız ve annenin meme ucu karbonatlı su ile silinir. Ağza kara dut şurubu sürülür veya damlatılır. Ağza, halk arasında mavi damla diye bilinen, ‘bleu de metilen’li damla damlatılır.

* Kaynamakta olan bir bardak suya, bir tutam hatmi çiçeği konur, kısa bir sûre demlenir ve

suyun soğuması beklenir. Sonra da ağız bu suyla silinir.
Leia Mais

Ağız Ülseri (aft)


Bazı kanser ilaçları ağızda yaraya ve ağız ülserine yol açabilir. Bu yan etkiler, genellikle tedavi başladıktan 5-10 gün sonra ortaya çıkar ve 3-4 hafta içinde iyileşir.
Doktor, enfeksiyonu önlemek için ağız gargarası vere­bilir. Bu durumda güçlü ağrı kesicilerin verilmesi de ihtimal dahilindedir.
Kemoterapinin uzun vadeli yan etkiler nelerdir?
Kemoterapi ilaçlan güçlüdür ve uzun vadeli yan etkile­re yol açabilir. Bunların kimisi ciddi, kimisi ise pek önemli olmayan etkilerdir. İlaçlar menopoza, âdetten kesilmeye, ateş basmalarına ve duygusal iniş çıkışlarada neden olabilir. Hasta doğal menopoza ne kadar yakın yaştaysa bu etki­nin ortaya çıkma riski o kadar yüksektir. 6 ay boyunca CMF alan 40 yaşın altındaki kadınlarda %35 oranında er­ken menopoza girme, dolayısıyla doğurganlığı kaybetme riski vardır. 40 yaşın üstündeki kadınlar için bu risk, yak­laşık %90′dır. Diğer ilaç kombinasyonlannın farklı risk oranlan vardır.Tedaviye başladığında 40′lı yaşların başında olan Jill, kemoterapiden kaynaklanan ani menopoz yüzünden sar­sılmış:


Menopoz aniden geliveren bir şok oldu benim için, Artık başka çocuk doğurma şansım yoktu. 44 yaşımdaydım ve yeniden çocuk sahibi olmak gi­bi bir düşüncem yoktu, Ama bu şansı tamamen kaybetmenin verdiği şoku yaşıyordum, 8 yıl sonra, şimdi bile üzülüyorum buna. Belki üzüntüm göğüs kanserinden değil, yaşlanmaktan kaynaklanıyor­dur. Bazen tek başıma yürürken aşırı duygusallaşıyorum. Sonra ‘Kendine gel,’ diyorum, ‘bunun kim­seye yararı yok,’”
Kemoterapi ilaçları, küçük de olsa, kronik kemik iliği supresyonu ile ikinci kanser riski taşır. Özellikle kan kan­seri…
Adriamycin oldukça etkili bir göğüs kanseri ilacıdır ama kalp için zararlı olabilir. Bu ilaçla tedavi edilen 200 kişiden birinde kalp hastalığı ortaya çıkmaktadır.

Özet
• Kemoterapi ilaçlan, asıl tümör içindeki veya vücutta başka bir bölgeye yayılmış kanser hücrelerini öldürür veya bu hücrelere zarar verir,
• Hızla bölünen kanser hücrelerini öldüren kemoterapi ilaçları, yine hızla bölünen saç, sindirim sistemi ve ke­mik iliği hücreleri gibi normal hücreleri de öldürür. Bu nedenle pek çok yan etkileri vardır.
• Verilecek ilacın dozunu ayarlamaK için, tedavi önce­sinde ve tedavi süresince hastanın kan sayımı yapılır.
• Kemoterapi şu durumlarda verilir: Ameliyattan önce tümörü küçültmek için; erken aşamadaki göğüs kan­seri ameliyatından sonra, özellikle kanser lenf düğüm­lerine sıçradığında; kanserin vücudun diğer kısımlarına yayıldığı ilerlemiş vakalarda ve kanser hücrelerinin hormonal olarak tepki vermediği durumlarda.
• Kemoterapinin en sık görülen kısa vadeli yan etkileri; saçın tamamıyla dökülmesi veya seyrelmesi, yüksek enfeksiyon kapma riski, mide bulantısı ve kusma, aşırı yorgunluk ve ağız ülseridir,
• Kemoterapinin en sık görülen uzun vadeli yan etkisi ise, erken menopozdur. Özellikle bazı ilaçlarda kronik kemik iliği supresyonu, ikinci bir kanser ve kalp rahat­sızlıkları riski de vardır.
Leia Mais

Dermatomiyozit Kökenli Kalp Kası İltihabı

DERMATOMİYOZİT KÖKENLİ KALP KASI İLTİHABI
Dermatomiyozit, yüz, boyun ve ellerde döküntü, gövde ve kol bacak kaslarında körelme ve ağrıyla birlikte zayıflama ve genel durumun bozulmasıyla nitelenen bir bağdokusu hastalığıdır. İç organlara yerleşmesi seyrek görülür. Kalbe yerleşmesi ise, çoğunlukla klinik belirtileri olarak gizlidir.
Bununla birlikte, ileti dokusunda bir bozun olduğunda, AdamsStokes nöbetleriyle birlikte tam kulakçık karıncıkarası ileti kesikliği biçiminde kendini gösterebilir.
Leia Mais

Siyanozsuz Kalp Hastalıkları

SÎYANOZSUZ KALP HASTALIKLARI
Siyanozsuz kalp hastalıkları 2 grupta toplanabilir. Birinci grup, kısadevreye yolaçanları kapsar:
— kulakçıklararası bölme açıklığı;
— karmcıklararası bölme açıklığı;
— ortak kulakçık karmcık kanalı.
İkinci grup, göğüs aortunun yerel darlığı (aort koarktasyonu), yalın akciğer atardamarı darlığı, doğuştan aort darlığı, kalp atardamarının doğuştan bozukluğu gibi bir engele bağlı olan hastalıkları kapsar.
Sözkonusu şey, kulakçıklar arasında anormal bir delik bulunmasıdır: En sık görülen biçimi oval deliğin kapanmamış olmasıdır. Oval delik, kulakçıkları ayıran bölmenin ortasında bulunur ve doğuma kadar açık kalarak dölyatağı içi yaşam boyunca dölütün kan dolaşımının oluşmasında önemli rol oynar. Bu delik normalde doğumdan sonra kapanır; açık kalırsa sol kulakçıktan sağa kaçar ve uzun süre sonra kalbin (özellikle sağda) ve akciğer atardamar sisteminin hacminde büyümeyle akciğer yükü artar; kalpte doğuştan oluşum bozukluklarının en sık görüleni budur. Uzun süre iyi katlanılan bir hastalıktır; çünkü 30-40 yaşlarından önce yetmezlik durumu görülmez; o yaşlarda önce sağ kalp yetmezliğine, sonra da tam kalp yetmezliğine yolaçabilir. Bununla birlikte, akciğer atardamarında yüksek basınç orta derecede ise, bu açıklığın ameliyatla kapatılması hastalığın geleceğini iyileştirir.Sözkonusu şey, hastanın iyi katlandığı zayıf kısadevreli küçük bir delikse, teşhis sistemli muayene sonucunda konur. Kısadevre daha önemliyse, bazı rahatsızlıkların gözlenmesi dikkati çekecek ve teşhise yön verecektir:
— çaba harcama sırasında gelen soluk darlığı (soluk almada güçlük çekme);
— bronşit (bronş iltihabı) tipinde solunum yolları enfeksiyonu alevlenmeleri;
— daha ender olarak kanlı balgam çıkarma (hemoptizi).
Ayrıca, çocuğun yapısal gelişimi yavaşlamış olabilir.
Kalbin dinlenmesi, 2 değişikliğin saptanmasını sağlar:
— normal bir akciğer atardamarı deliğinden çok, artmış kan kütlesinin geçişine bağlı olarak akciğer atardamar odağında kasılma üfürümü;
2. kalp sesinin, kalp tabanında algılanan değişmez çiftlenmesi.
Karın üst bölgesinin elle muayenesinde, sağ karıncık büyümesi sonucunda kalp vurumları alınabilir; buna Harzer belirtisi denir.Radyolojik inceleme, sağ boşlukların zararına kalp hacminin büyümesini gösterir. Sol orta yay uzamış, çıkıntılı ve dışbükeydir, akciğer atardamar dallan genişlemiş ve dolgunlaşmalardır.Elektrokardiyogram, sağ kulakçık ve karıncık yüklenmesini ve tam olmayan bir sağ ileti kesikliğini ortaya çıkarır.
Sonda uygulama, teşhisin kesin kanıtını verir: Ana toplardamarlardan ve sağ kulakçıktan alman kan örneklerinde oksijen düzeyleri farklıdır; ayrıca, sonda sağ kulakçıktan, aradaki delik aracılığıyla sol kulakçığa geçebilir.
Toplam olarak muayeneler, kulakçıklararası bölme açıklıklarında 3 grup ayırdetmeyi sağlar:
— zayıf kısadevreli küçük bir kulakçıklararası bölme açıklığı;
— yüksek kısadevreli bir kulakçıklararası bölme açıklığı;
— zayıf, tersine kısadevreli bir kulakçıklararası bölme açıklığı.
Kulakçıklararası bölme açıklığı. Fotoğrafın üst yarısında genişçe açılmış sol kulakçık görülmektedir. Kulakçıklararası bölme açıklığı sağ kulakçığın görülmesini sağlamaktadır. Alt yarıda, açılmış sol karıncık, normal kas sütunları ve kirişler farkedilmektedir.
Birinci grupta, hasta kişiyi düzenli izlemekle yetinilebilir; çünkü hastalığa işlevsel katlanma kusursuz, hastalığın geleceği de iyidir. Ancak klinik tablo değişmeye yüz tuttuğu zaman ameliyat düşünülebilir.
İkinci grupta akciğer yüksek basıncı orta derecede ise ve herhangi bir kalp yetmezliği sözkonusu değilse, çok kolay gerçekleştirilen bir ameliyatla bölme açıklığı kapatılır ve böylelikle tedavi uygulanmış olur.
Tersine kalp yetmezliği varsa, yetmezlik iyileştirildikten sonra ameliyata gidilmelidir (bu durumda bile tehlikeler daha çok olacaktır)Sözkonusu şey, 2 karıncık arasında sol sağ kısadevresine yolaçan anormal bir ilişkidir, bunun sonucunda sol karıncık ve sağ karıncık genişJer ve akciğer atardamarı basıncı yükselebilir.Kanncıklararası bölme açıklığı çoğunlukla hiçbir sıkıntı duymayan hasta tarafından bilinmez.Bununla birlikte, büyük kısadevre durumlarında hastalığı çağrıştıran belirtiler vardır:
— çaba harcama sırasında gelen soluk darlığı;
— beden gelişmesinde yavaşlık.
Bazen gözle muayenede göğüs kafesinde biçim bozukluğu farkedilir: «memealtı balta vurumu ile birlikte göğsün yüksek çıkıntısı, yani kıkırdakElle muayenede kasılma titreşimi algılanır ve kulakçıklararası ilişkide olduğu gibi, sağ karıncık büyümesinden ileri gelen Harzer belirtisi kaydedilir.
Dinlemeyle göğüs kemiği boyunca sol 3. ya da 4. kaburgalararası aralıkta en yüksek düzeye erişen sert, şiddetli bir kasılma üfürümü bulunur. Bu üfürüm bütün göğüs kafesi ön yüzüne yayılır. Akciğer atardamarı yüksek basıncı durumunda, akciğer atardamarı odağında 2. ses sert olarak algılanır.
Radyolojik incelemede bütün kalp hacminde büyüme, sol orta yayda dışbükeyleşme, akciğer atardamarlarında genişleme ve akciğer damarlanmasında artış görülür.
Elektrokardiyogram her iki karıncıkta, bazen de sol kulakçıkta yüklenme ortaya koyar.
Öte yandan, bu incelemeler, akciğer atardamarı düzeyinde sağ kulakçıktakinden daha zengin oksijenli kan bulunduğunu açığa çıkarırlar; ayrıca, sonda, sol ve sağ karıncıklar arasındaki delikten geçebilir.
Tıpkı kulakçıklararası bölme açıklığında olduğu gibi, bu kalp bozukluklarının tedavisi de kısa devrenin şiddetine ve akciğere yansımasına göre değişir.
Zayıf akımlı kısadevre biçimlerinde hastayı gözlemekle ve her türlü enfeksiyon odaklarının antibiyotiklerle korunmasıyla yetinilir; böyle bir odak, Osler kalp içzarı iltihabının yerleşme tehlikesine yolaçabilir.
Öteki durumlarda cerrahiye başvurulur. Ama akciğer atardamarı basıncı çok yüksekse, ameliyata gidilmeyip sağ kalp yetmezliği tedavisi uygulanır.Sözkonusu şey, dölyatağı içi yaşam boyunca aort ile akciğer atardamarı arasında ilişkiyi sağlayan damarın, doğum sonrasında kapanması gerekirken, açık kalmasıdır.Teşhisin dayandığı ilk muayene olan dinlemede, kasılma dönemi sonunda ya da gevşeme dönemi başlangıcında şiddetlenen sürekli bir kasılmagevşeme üfürümü alınır; bu üfürüm solda ilk iki kaburgalararası aralığın iç kenarında yerleşmiştir. Akciğer atardamarı yüksek basıncı durumunda, bu bulgulara akciğer atardamarı odağında 2. sesin sertleşmesi eklenebilir.
Radyolojik inceleme bütün kalbin hacminin arttığını gösterir. Sol orta yay uzamış, dışbükeyleşmiş ve dolgunlaşmıştır. Akciğer damarlanmasında bir artma kaydedilir.
Elektrokardiyogram, özellikle sol karıncık yüklenmesi belirtileri gösterecektir.
Anjiyokardiyografi ile tamamlanan sonda uygulama, akciğer atardamarının oksijen düzeyinin sağ kanncığınkinden yüksek olduğunu ve sondanın akciğer atardamarından göğüs aortuna geçtiğini göstererek teşhisi kanıtlar.Bu kalp hastalığının geleceği, akciğer atardamarı basınç yüksekliğinin ilerlemesine bağlıdır; gerçekten, bu yüksek basınç bir kalp yetmezliğine, kısadevrenin tersleşmesine ve dolayısıyle de bunun yansıması olan bacakların siyanozuna (mavileşmesine) yolaçar.Cerrahi girişimin önemi açıkça ortadadır. Damar dirençleri çok yüksek olmadıkça Osler kalp içzarı iltihabı, kalp yetmezliği ve akciğer yüksek basıncı gibi ihtilatların ortaya çıkabileceği gözönünde tutularak, atardamar kanalının kapanmamış olması durumlarının tümünde ameliyata başvurulmalıdır.Sözkonusu şey, kulakçıklar ve karmcıklararası bölmelerde ve kulakçık karıncık kapaklarının iç bölümlerinde bozukluklar kapsayan doğuştan bir oluşum bozukluğudur. Yani bu bozuklukta değişik derecelerde bir kulakçıkkarıncık ortak deliği, kulakçıklararası alçak ilişki ve karıncıklararası yüksek ilişki birarada bulunur.
Ama en sık raslanan birliktelik, kulakçıklararası alçak ilişki ile ikili kapağın iç bölümünde bir yarığın birarada olmasıdır.Resimde aortun yerel daralmasına örnek görülmektedir, ok daralmış bölgeyi göstermektedir.Teşhis, koltukaltma doğru yayılan ve kalbin tepesinde yerleşmiş bir kasılma üfürümüyle birlikte olan, sol 4. ve 5. kaburgalararası aralığın iç bölümünde yerleşmiş bir kasılma üfürümünün varlığına dayanır.
Radyolojik inceleme büyük kan atım hacimli bir kulakçıklararası kısadevrenin varlığını gösterir. Bu kısadevre filmlerde, sol orta yayın uzaması, çıkıntılı bir durum alması, dışbükeyleşmesi ve dolgunlaşması ile birlikte sağ boşlukların hacim artışları biçiminde yansır; ayrıca, akciğer atardamarının dallan genişlemiş olarak görünür.Elektrokardiyogram, sağ dal ileti kesikliği ile birlikte kalbin elektrik ekseninin aşırı sola kaydığını ortaya koyar.
Leia Mais

Kısadevresiz Siyanozsuz Kalp Hastalıkları

KISADEVRESİZ SIYANOZSUZ KALP HASTALIKLARI
Sözkonusu şey, aort yayının ve göğüs aortunun birleştikleri düzeydeki bir darlıktır.
Birkaç aylık evrim sonrasında asıl dolaşıma yedek olarak bir yan dolaşım oluşur. Bununla birlikte bu yan dolaşım, kollardaki yüksek basıncın (tersine bacaklarda düşük basınç vardır) sürmesini önleyemez.
Göğüs aortunun yerel darlığının Caort koarktasyonu) teşhisi, işlevsel belirtiler bulunmasıyla konacaktır.
Basınçta iki anormallik gösterir:
— engelin gerisinde soluk darlığına, baş ağrılarına, burun kanamalarına yolaçan yüksek basınç;
— engelin ötesinde, kramplara, ayakların soğukluğuna, birkaç dakika yürümeden sonra kesik topallamaya yolaçan düşük basınç.
Teşhis, kollarda ve bacaklarda doğru ölçülen atardamar basınçlarında görülecek farklılıkla kesinleşir. Elle muayene edilmesi gereken uyluk nabızları, azalmış ya da yitmiş olarak bulunur.
Bacaklarda salınımların kaydedilmesi, salmım ölçer göstergesinin sapmalarının düştüğünü gösterir.
Hastalık biraz ilerleyince ek olarak bir yan dolaşıma, yani öne eğilmiş bir hastanın sırtında yüzeysel damarların görülebilir ve elle muayene edilebilir duruma gelmesi olayınada raslanır.
Dinleme, sol 3. ve 4. kaburgalararası aralıkta sırta yayılan, orta şiddette bir kasılma üfürümünü açığa çıkarır.Röntgen filmleri birçok görüntü tipi kapsar; önden alınan filmde, sol üst yayın yittiği farkedile-bilir; ama gene bu sol üst yay düzeyinde, üst ve alt iki çıkıntı arasında bir girinti bulunabilir. Bu son görüntü, darlığın arkasında ve önünde aortun genişlemesine bağlıdır. Sol alt yay, daralmanın sol karıncığa yansımasına göre az ya da çok çıkıntılı olacaktır (3 işareti). Ayrıca, evrimin onuncu yılına doğru, cepheden alman filmlerde kaburgaların alt bölümlerinde çentikler görülebilir.
Elektrokardiyogram, değişik derecede sol karıncık yüklenmesi belirtileri göstererek bu bozukluğun kalbe yansıması konusunda bilgi verir.
Ayrıca, toplardamar yoluyla yapılan anjiyografi, atardamar evresinde darlığı gösterecek, darlığın tipini, yerini ve uzunluğunu belirleyecektir.
Hastalık tedavi edilmeden gelişirse, kısa ya da uzun sürede kalp yetmezliği ve kalp içzarı iltihabı gibi ihtilatlara yolaçabilir.
Tek tedavi cerrahidir. Ameliyat nispeten yalındır; daralmış bölümünün çıkarılmasına ve damarın iki ucunun ya uç uca dikilerek ya da araya dakron konarak aortun devamlılığının sağlanmasına dayanır.
Sözkonusu şey, akciğer atardamarı deliği (kapağı) ya da akciğer atardamarı konisi düzeyinde bir darlıktır. Bu oluşum bozukluğuna çoğunlukla iyi katlanılır.
Teşhis, akciğer atardamarı odağı düzeyinde bir kasılma üfürümü ortaya koyan dinlemeyle konur.
Cepheden alman filmlerde, akciğerin X ışınlarına geçirgenliği anormal biçimde artmış görünür.
Elektrokardiyogram en önemli ihtilatı, yani bu durumda sağ karıncık yüklenmesini açığa çıkarırTedavi cerrahidir. Ameliyat yalındır; kapakçıkların yapışıklıklarının kesilmesine dayanır. Sıkı darlık durumlarında, ihtilatların ortaya çıkmasını beklemeden cerrahiye başvurulur. Bu son ameliyat nispeten daha tehlikelidir.Akciğer atardamarı kapağı darlığı bulunan bir çocukta, sağ boşlukları gösteren, toplardamar yoluyla anjiyokardiyografi.Sağ kulakçık, sağ karıncık, akciğer atardamarı konisi, çok daralmış akciğer atardamarı kapağı deliği ve akciğer atardamarı görülmektedir.Çocuklukta bu darlığa iyi katlanılır. Dinleme, aort odağında bir kasılma üfürümü ortaya koyarak teşhisi sağlar.Yalnızca sonda uygulama, teşhisi kesinlikle kanıtlayabilir; aort deliğinin darlığını, kapak üstü ya da kapak altı darlığı (sol karıncık pompalamasını önleyen küçük bir yaka oluşturur) ayırdedebilir; tedavisi tümüyle ayrı olan ve bazen çok benzer belirtiler veren bir tıkayıcı kalp kası has
İster kapakta, ister kapak altında ya da üstünde olsun aort darlığında ameliyata başvurma gerekliliği, darlığın arkasında ve önünde kaydedilen basmç farkına bağlıdır.Bu hastalık çok enderdir. Sözkonusu şey, 2 kalp atardamarından sol kalp atardamarının akciğer atardamarından doğması, yani çıkmaması gereken yerden çıkmasıdır. Sonuç olarak, sol kalp atardamarının suladığı bölge oksijensiz ve düşük basınç altında kan alır. Bu oluşum bozukluğununtehlikesi, yaşamın ilk günlerinden başlayarak kalp kası (miyokard) enfarktüsüdür.
Leia Mais

Mavi Hastalık

MAVİ HASTALIK
Siyanozlu doğuştan kalp hastalıkları az ya da çok önemli, dolayısıyle de yaşamın az ya da çok erken dönemlerinde ortaya çıkacak oluşum bozukluklarını kapsar. Bu nedenle, başlıca 2 grub olarak ayrılmışlardır: Doğumda ya da hemen sonraki saatlerde, ortaya çıkanlar (özellikle Fallot dörtlüsü ve büyük damarların yer değişimi); süt çocuğunda ve küçük çocukta, yani daha geç belirenler (Fallot üçlüsü ya da üçlü kapak deliğinin kapalı kalması).
Leia Mais

Büyük Damarların Yer Değiştirilmesi

BÜYÜK DAMARLARIN YER DEĞİŞTİRMESİ
Sözkonusu şey, büyük damarların kendilerine uyan karıncıklardan çıkışlarındaki bir anormalliktir; böylece birbirinden bağımsız 2 dolaşım ortaya çıkar.
Doğum sırasında, yeni doğan için yaşama olasılığı yalnızca iki dolaşım ilişkide ise vardır. Böyle bir ilişki yoksa, hemen kulakçıklar düzeyinde sağlanması gerekir. Teşhis, çocuk doğar doğmaz, ileri derecede siyanoz ve kalp yetmezliği (şiddetli solunum güçlüğü ve elle muayenede büyük bir karaciğer biçiminde yansır) karşısında konur. Kalbi dinleme birçok hastada bulgu vermez; ancak bazen, sol 4. ve 5. kaburgalararası aralığın iç ucunda kasılma “üfürümü alınabilir.
Radyolojik inceleme büyük hacimli ve dar saplı bir kalp gösterir. Özellikle, akciğer alanları, akciğer damarlanmasmdaki artış nedeniyle; olmaları gerektiğinden daha saydamsızdırlar.
Elektrokardiyogram sağ karıncık büyümesini ortaya koyar.
Bu kalp hastalığı tedavi edilmezse çok kötü sonuçlandığından, geçici çözüm sağlayan ameliyata doğumdan hemen sonra başvurmak gerekir. Ameliyat kulakçıklararasında bir geçiş yaratmaya dayanır ve süt çocuğunun, onarıcı ameliyatın yapılacağı oldukça ileri bir yaşa kadar olarak yaşamasını sağlar. Hastanın tam olarak iyileşmesini sağlayan onarıcı ameliyat güçtür; ama bazen iyi sonuçlar verir (Mustard girişimi).

Leia Mais

Üçlü Kapak Deliğinin Kapalı Kalması

ÜÇLÜ KAPAK DELİĞİNİN KAPALI KALMASI
Bu anormallik, normalde sağ kulakçık ve sağ karıncığı birleştiren deliğin (üçlü kapak deliği) bulunmamasıdır. Hastanın yaşayabilmesi için, bu anormalliğin yanısıra,karmcıklararası bölme açıklığı ve kulakçıklararası bölme açıklığı bulunması ya da atardamar kanalının kapanmamış olması mutlak koşuldur: Bu durum akciğerlerin kan alabilmesi için tek olanaktır.Teşhis, siyanozla birlikte kulakçıklararası bölme açıklığı ve karıncıklararası bölme açıklığı (ya da atardamar kanalının kapanmamış olması) belirtilerine ve sol kalp yüklenmesi (üçlü kapak deliğinin kapalı kalması, sol kalp yüklenmesi ile giden tek mavi hastalık biçimidir) belirtilerine dayandırılır. Cepheden alman filmin incelenmesi, sol alt yayın büyüdüğünü, sağ alt yayın düz ya da biraz içbükey olduğunu açıkca gösterir. Akciğer alanları aydınlık ya da tam tersine aşırı damarlanmış olabilir. Sol öne eğik filmlerde, arkada sol karıncığın çıkıntı yaptığı saptanır.
Elektrokardiyogram, sol kalbin elektrik eksenini ve sağ kulakçığın az ya da çok belirgin büyümesi ile birlikte olan sol karıncık yüklenmesini açığa çıkarır. Bu kalp hastalığının tedavisi, akciğerin yeniden damarlanmasmı sağlayacak olan geçici çözüm getirici ameliyata dayanır.
Leia Mais

Ritim ve İleti Bozuklukları

Ritim ve ileti bozuklukları, anlaşılmaları için normal kalp çalışmasının bilinmesini zorunlu kılan, karmaşık bir konudur. Bunun için fizyoloji konusuna dönmek gerekir. Kısaca, kalpte uyarı ve ileti özellikleri olan özel bir doku bulunduğu akılda tutulabilir. Bu, düğümsü dokudur. Uyarı dalgası ortalama 70 dakikalık normal bir ritimde Keith Flack düğümünden doğar. Daha sonra, ileti düğüm sistemi aracılığıyla, kasılmalarını sağladığı kalp kası (miyokard) liflerine kadar iletilir.Uyarı bozukluklarıyla ileti bozukluklarını ayırdetmek gerekir. (Fizyoloji bölümüne bakınız.)İletibozuklukları sorunu tümüyle genel olarak farklıdır: Uyarı sinüs düğümünden doğmakta, ama yolu üstünde bir engelle karşılaşmaktadır. Engel His demetinin yukarısındaysa, bir ritim bozukluğu ortaya çıkar; çünkü kulakçık ve karıncık kasılmaları arasındaki normal ilişki bozulmuştur; Kulakçıkkanncıklararası ileti kesiklikleri (ya da blokları). Engel karıncıklarda, His demetinin dallarından birindeyse, kalp ritminde bir değişiklik olmaz. Yalnızca QRS karıncık karmaşalarında bozukluklar olur. Bunlar dal ileti kesiklikleridir (ya da dal blokları).Bu birkaç genellemeden sonra, uyarı ve ileti bozukluklarının her birini ayrıntılı olarak incelemeye başlamadan, ritim bozukluklarına genel bir bakış yararlı olacaktır.
Sinüs ritimleri:
— sinüs taşikardisi; sinüs bradikardisi;
— sinüs aritmisi. Heterotrop ritimler:
— ekstrasistoUer (kulakçık ya da karıncık kaynaklı);
— kulakçık kaynaklı fibrilasyon ve flutterler;
— karıncıküstü taşikardisi;
— karıncık taşikardisi ve fibrilasyonu İleti bozuklukları
— kulakçık karıncıklararası ileti kesiklikleri;
— dal ileti kesiklikleri.
Leia Mais

Sinüs Taşikardisi

SİNÜS TAŞİKARDİSİ
Taşikardi dakikada 100′ün üstünde bir kalp atım sayısı olarak tanımlanır. Uyarı Keith Flack sinüs düğümünden doğuyorsa, sinüs taşikardisi olduğu söylenir. Bu durumda yalnızca normal ritmin hızlanmasının sonucudur. Özellikle sinirli kişilerde ya da ateş yükselmelerinde, büyük heyecan ya da önemli zorlanmalar sırasında ortaya çıkan, çoğunlukla önemsiz olan bir belirtidir. Ama şok durumunda ve tiroyit bezinin aşırı çalışmasında (hipertiroyidi) da görülür. Ayrıca bütün kalp hastalıklarında görülebilir.
Sinüs taşikardisi klinik belirti vermeden tek başına kalabilir. Ama bazen sıkıntı ve çarpıntılarla birlikte olur.
Bu taşikardi, kalp dinlenirken ve nabız alınırken farkedilir; elektrokardiyogramla doğrulanır. Eğride ritim 100/dakikanın üstünde hızlanmıştır; ama düzenli ve sinüs kaynaklıdır.Her QRS karıncık karmaşasından önce, normal bir P kulakçık dalgası gelir.
Bu küçük bozukluğun tedavisi, hangi hastalığa bağlı olarak ortaya çıkmışsa o hastalığın tedavisidir. Sinirleri gergin bir kişide tek başına bir taşikardi sözkonusuysa, tedavi edilmesi gereken, taşikardinin zeminidir. Hastaya dinlenmesi, yaşama biçimini değiştirmesi önerilir; gerekiyorsa yatıştırıcı ilaçlarda verilebilir.
Leia Mais

Aort Darlığı

AORT DARLIĞI

Aort darlığı denince, aort deliği üstünde ya da hemen yakınında yerleşmiş bir daralma anlaşılır; dolayısıyle, aort kökünün darlığı bu çerçeveye girmez. Normalde aort deliğinin yüzeyi 3,5 cm2dir. Bu yüzey 1 cm2′den çok daralırsa, darlık, belirgin işlevsel belirtilere yolaçar.Bozunlar değişiktir, kapakçıklar birbirleriyle kaynaşarak kubbe biçiminde bir diyafram oluşturabilirler, kapakçıkların sınırlan belirlidir, ancak kireçleşmiş ve serttirler, kapakların birleşekleri kaynaşmıştır.Hastalığın çeşitli nedenleri vardır. Doğuştan aort darlığına oldukça sık raslanır; yerleşimleri, biçimleri ve açığa çıkışları aynı olmayan değişik çeşitte darlıklar gösterir. Sözkonu su darlık kapağı, kapak üstünü ya da kapak altını ilgilendirebilir ancak, yeri neresi olursa olsun, erkeklerde daha sıktır ve hastalık çocukluktan erişkin yaşa kadar her yaşta ortaya çıkabilir. Daha sık raslanan öteki biçimleri, çoğunlukla ivegen eklem romatizmasının sonucudur. Yaşlı kişilerde gözlenen bazı aort darlıkları, damar sertliğine bağlanmıştır.Aort darlığının kan akımına yansıması sol karıncığın pompalamasmdaki bir engelle eşdeğerlidir klinik, röntgen ve elektrokardiyogram belirtileri de bunu kanıtlar.Hastalık işlevsel bozukluklarla ortaya çıkar. Hasta ne kadar gençse, belirtiler o derecede
Aynı fotoğraf üstünde aort deliği görülmektedir. Yukarda çok sıkı bir darlıkla, aşağıda 2 yarımay biçimi kapakçığı belli normal bir atardamar deliğiyle belirgindir. Çoğunlukla çaba harcama sırasında ortaya çıkar ve organizmanın artan gereksinimi karşısında kalp atım hacminin ve genel dolaşımın yetmezliğini yansıtırlar.Çaba harcama sırasında gelen göğüs ağrısı, belirtilerin en özgünüdür; kalp atardamarı sertleşmesi olmaksızın gelişir. Kalp alanına uyan göğüs bölgesinde, tipiklik derecesi değişen bir ağrıdır (kalp anjini). Hastalık ilerledikçe, giderek daha küçük çabalar harcanırken gelmeye başlar.
Çaba harcama sırasında ortaya çıkar ve beyin dolaşım yetmezliğinden sorumlu ciddi bir darlığı yansıtır: Sözkonusu bayılma, göğüs ağrısıyla birlikte ya da tek başına olabilen ve birkaç saniyeden bir dakikaya kadar sürebilen bir bilinç yitimidir.
Öteki bozukluklara daha seyrek raslanır. Çoğunlukla geç dönemde, çaba harcama sırasında gelen soluk darlığı; aşırı yorgunluk; değişik önemlilikte bir gelişme gecikmesi. Teşhiste, klinik muayene bulgularının büyük değeri vardır.
Kalp dinlemesi sırasında algılanan ve en iyi aort odağında duyulan bu üfürüm, kalp tepesine ve boyun damarlarına doğru yayılır. Tınısı sert ya da titrektir; şiddetlidir. Üfürüm, en şiddetli olduğu kasılma döneminde, çoğunlukla kasılma dönemi titreşimiyle birliktedir. Aort darlığı üfürümü 1. sesten sonra başlar, şiddeti giderek artarak kasılma döneminin ortalarında en üst değerine ulaşır sonra azalır ve 2. sesten hemen önce yiter.
Bu ses ya çok siliktir ya da yitmiştir. Yokluğu, kapak sistemindeki bir sertliği yansıtır. Bu belirtiler fonokardiyogramla doğrulanır.Aort ve çevre basıncının düşmesine yolaçan darlığın kendisiyle ilgilidirler. Nabzın genliği ve sıklığı azalmış, tepe atımına oranla anormal olarak gecikmiştir. Büyük basınç düşerken küçük basınç normal kalır, dolayısıyle aralarındaki fark belirgin ölçüde azalır.Radyolojik inceleme, teşhisin ve hastalığın geleceğinin saptanmasında yararlanılan başlıca öğeleri verir.
Hastalığın ilk zamanlarında kalp ve aort gölgesi uzun süre normal durumunu korur, sonra hafifçe değişir; filmlerde sol karıncığın küremsi kütlesi belirir ve çıkan aort, darlık sonrası genişlemeye uyan hafif bir çıkıntı oluşturur (gerçekten, dar delikten yüksek basınç altında geçen kan, delik üstü aort çeperine kuvvetle vurarak, bu düzey boyunca bir genişlemeye yol açar).
Evrimin ileri dönemlerinde kalp gölgesi tümüyle anormalleşir; sol karıncık büyümüştür; önden alınan filmlerde sol alt yayın biçim değiştirmesi yuvarlak, dışbükey bir çıkıntı biçiminde belirir; aort hemen darlığın üstünde genişlemiştir aort deliği düzeyinde kireçlenmeler bulunması, aort darlığının iyi bir belirtisidir: Kireçlenmeler özellikle öne eğik durumda alman filmlerde görülürler ve hareketleri, yerleşimlerinin radyoskopide doğrulanmasını sağlar.
Genellikle bozulmuştur özellikle sol karıncığın yüklenmesi belirtilerini ortaya çıkarır; bu da, tam olmayan sol ileti kesikliği biçiminde görülür.
Teşhis kuşkulu kalırsa, özellikle de ameliyat öngörülüyorsa, daha ayrıntılı araştırmalar yapılabilir.
Değişmiştir ve kanın damar içindeki yükselme zamanında bir gecikmeyi gösterir. Darlığın önemini değerlendirmeyide böylelikle sağlar.
Anormaldir. Değişiklikleri aorttaki hastalığın sol karıncık üstünde oluşturduğu bozuklukları yansıtır.
Kan akımı araştırmaları. Sol boşluklara sonda uygulamasına başvurulur. Bu muayene, sol karıncıkla aort arasında, kasılma dönemindeki basınç farkını ortaya çıkarır; sol karıncıkta ölçülen kasılma basıncı, aorttakinden 50 mm civadan (bazen 100 mm civadan) çok yüksektir.
Darlık bazen o kadar sıkıdır ki, aort deliğini sonda ile geçmek olanaksızdır. Sonda uygulama, kalp atım hacmini belirlemeyi sağlar.
Bu iki muayeneyle, aort kapak aygıtmdaki biçim ve hareket değişiklikleri nesnel olarak ortaya konabilir: Sert ya da gergin anormal kapakçıkların daralttığı delikten geçen kan azalmıştır ve aort çeperine, bu çeperin genişlediği düzeyde çarpar.
Hastalığın evrimi önceden kestirilemez. Bununla birlikte darlığın önemine göre bir gelecek saptanabilir.
Aort darlığı mutlaka ağır olmaz. Darlığın derecesi hastalığın eskiliğine ve kalp kasının durumuna bağlıdır. (Sözgelimi, kalp kasının kansız kalmaya bağlı bozukluklarının birlikte bulunması.) Çaba harcama sırasında bayılmanın, sol kalp yetmezliğinin, tam kalp yetmezliğinin varlığı, hastanın yaşamını tehlikeye sokar. Ameliyat gerekliliği ancak, hastanın yaşı uygunsa ve özellikle belirtiler ek bir kalp hastalığına bağlı olmayıp (sözgelimi kalp atardamarları yetmezliği) yalnızca aort darlığından ileri geliyorsa saptanabilir.
Ameliyata başvurmadan kendi ilerlemesine bırakılan hastalığın evrimi çoğunlukla tehlikelidir. Değişik süreli durgun bir dönemden sonra, sol kalp yetmezliğine doğru gelişir. Bu da, daha ilerdeki dönemlerde tam kalp yetmezliğine dönüşür. Büyük sol kalp yetmezliklerinde ritim bozuklukları, bakteri kökenli kalp içzarı iltihapları ve kireç ambolileri görülebilir.
Klinik biçimleri azdır. Romatizma kökenli ve doğuştan darlıklar, çoğunlukla bir başka kapak bozulduğuyla, özellikle aort yetmezliğiyle beraberdirler. Doğuştan darlıklara daha az raslanır.
Özellikle aort darlığında alman kasılma üfürümünün özellikleri, başka bir hastalığı akla getirir. Sözgelimi, ikili kapak yetmezliği akla gelebilir o zaman, teşhis sol pompalama üfürümü gösteren fonokardiyogramla doğru yola sokulur.
Aslında en güç sorunu, sol karıncığın kassal darlığı ortaya koyar; bu durumda ayırıcı teşhis ancak özel tamamlayıcı muayenelerle (fonokardiyogram ve sonda uygulama) sonuca ulaşabilir.
Göğüs ağrıları varsa, özellikle kırk yaşını geçmiş kişilerde bu ağrıların kalp atardamarlarına giden kanı azaltan aort darlığından mı, yoksa kalp atardamarları sertliğinden mi ileri geldiğini (her iki hastalık bir arada bulunabilir) ayırdetmek çok güçtür.
Bu açıdan bakıldığında, her türlü girişimden önce kalp atardamarlarının filminin çekilmesi gerekir. Bu incelemede kalp atardamarlarında darlık saptanırsa, aort kapağının değiştirilmesi işlemi, aort ile kalp atardamarları arasında bir köprülemeyle tamamlanmalıdır.
Aort darlığının ilaç tedavisi ancak geçici çare olabilir; yalnızca kalp yetmezliği belirtilerine yöneliktir. Dijital türevleri dikkatle kullanılmalıdır.
Sıkı ve hastanın kaldıramadığı Cyani çaba harcama sırasında ağrılar ve bayılmalar ortaya çıktığında) darlık durumlarında mutlaka ve acil olarak daha geç olarak da kalp yetmezliğinin yerleştiği durumlarda ameliyata başvurulmalıdır. Ama kalp yetmezliği yerleşmeden önce ameliyata gitmek daha iyi olur çünkü yetmezlik, ameliyat geleceğini tehlikeye sokar. Ameliyat beden dışı dolaşım altında gerçekleştirilir. Aort deliğine aort açılarak ulaşmayı,kapakçıkların kaynaşmış bileşeklerini kesip ayırmayı (komisürotomi), daha da iyisi, kapakçıklar kireçlenmişse bunların çıkarılıp bir yapay kapakla ya da insan ya da hayvandan alınma kapakçık yamalarıyla değiştirilmesini sağlar.

Leia Mais

Sinüs Bradikardisi

SİNÜS BRADİKARDİSİ
Kalp atım ritminin 60 dakikanın altında Olmasına bradikardi denir. Düzenli ve sinüs kaynaklı olan bradikardi, elektrokardiyogramda daha aralıklı ama normal ve düzenli P-QRS-T karmaşaları biçiminde belirir.
Genel kural olarak bir hastalık belirtisi değildir ve özellikle sporcularda da görülür. Bu durumda kuşkusuz hiçbir tedavi gerektirmez. Ama sözgelimi, bir beyin zarları iltihabında (menenjit) ya da kafatası içi basınç artışı tablosunda da bradikardi bulunur.
Leia Mais

Sinüs Aritmisi

SİNÜS ARİTMİSİ
Sinüs aritmisi (ritim bozukluğu) aslında bir solunum aritmisini gösteren kötü kullanılmış bir terimdir: Kalp soluk alınırken hızlanır, soluk verilirken yavaşlar. Bu özellikle genç ve sinirli kişilerde çok daha sık gözlenir. Hiçbir tedavi gerektirmez.
Leia Mais

Doğuştan Kalp Hastalıkları

Doğuştan kalp hastalıkları
3 tanedir:
— akciğer atardamar kapağı darlığı;
— karıncıklar ve kulakçıklararası bölme açıklıkları;
— atardamar kanalının kapanmamış olması.
Sağ kalp kapak hastalıkları
Bunlar akciğer atardamar kapakçıkları ve üçlü kapak hastalıklarıdır.

Sınıflandırma: Toplardamarların topladığı kan, büyük toplardamar gövdeleri tarafından (üst ve alt ana toplardamarlar) kalbin sağ kulakçık bölümüne getirilir. Burada üçlü kapaktan sağ karıncığa geçer ve akciğer atardamarı deliğinden akciğer atardamarına pompalanır. Böylece ciğere ulaşan kan, oksijenle yüklenip «kırmızı kan» haline gelir ve akciğer toplardamarlarından sol kulakçığa gider. Orada, ikili kapak deliğinden sol karıncığa geçer. Sol karıncık, bu kanı büyük dolaşım şebekesine pompalar (atardamar kanı). Kan, önce aorttan (aort kapa-ğıyla sol karıncıktan ayrılan ilk atardamar gövdesi) geçer. Kalbin boşluk ve bölmelerinin başlıca atar ve toplardamar gövdelerinin oluşması sırasında, çok sayıda oluşum bozukluğuda ortaya çıkabilir. Bu bozukluklar gebelik sırasında (bazen annede kızamıkçık hastalığı gibi belirli nedenlere bağlı olarak) ya da doğum sırasında (ilk soluk alma, dolaşım sisteminde önemli değişiklikler yapar) ortaya çıkar.

Kalp hastalıkları tiplerine göre sınıflandırılabilir.

Darlıklar: Birkaç çeşittir:

— akciğer atardamar darlığı (sağ karıncık çıkış yolunda, akciğer atardamarı kapağında ya da akciğer atardamarının dallarında görülen darlık);

— aort kapağı darlığı ya da göğü? aortunun yerel darlığı;

— kulakçıklar-karıncıklararası kapakların darlıkları.

Sağ kalp-sol kalp arası anormal ilişkiler: Kalbin çeşitli boşlukları ile atardamar ve toplardamar gövdeleri arasındaki anormal ilişkiler, atardamar kanı ile toplardamar kanının birbirine karışmasına neden olur. Sözkonusu anormalliklerin nedenleri şunlardır:

— atardamar kanalının kapanmamış olması

(akciğer atardamarı ile aort arasında ilişki);

— kulakçıklar arasında ilişki (delik) bulunması;

— karıncıklar arasında ilişki (delik ya da bölme açıklığı) bulunması;

— ortak bir atrium-karıncık kanalı bulunması;

— daha ender olarak da, sol karıncık ile sağ kulakçık arasında ya da aort ile akciğer atardamarı arasında ilişki bulunması.

İlerisinde yeralan bir engelle birlikte anormal ilişkiler, atardamar kanı ile toplardamar kanının birbirine karışmasına (soldan sağa geçiş) neden olur (mavi hastalıklar).

Çeşitli engellere raslanabilir:

— akciğer atardamarı darlığı engeli (karıncıklar arasında bir ilişkiyle birlikteyse «Fallot dörtlüsü», kulakçıklar arasında bir ilişkiyle birlikteyse «Fallot üçlüsü» diye nitelenir);

— kulakçıklararası ilişkiyle birlikte üçlü kapak engeli (üçlü kapak deliğinin kapalı kalması, Ebstein hastalığı);

— kulakçıklar ya da karmcıklararası ilişkiyle birlikte akciğer atardamarcığı darlığı (Eisenmerger hastalığı).

Bölmeler hiç yoksa ya da kötü oluşmuşsa, atardamar ve toplardamar kanlarının karışması her iki yönde olur-.

— kalpten aort ve akciğer atardamarı yerine tek ve büyük bir damar gövdesi çıkar (truncus arteriosus = ortak atardamar kanalı);

— büyük damarlar yer değiştirmiştir (transpo-zisyon): Aort sağ karıncıktan, akciğer atardamarı sol karıncıktan çıkar; tek karıncık;

— karıncıklar yer değiştirmiştir, Taussig – Bing hastalığı, çift çıkışlı sağ karıncık.

Doğuştan olan öteki kalp ve damar anormallikleri: Yukarda sayılanlar dışında, 4 çeşit anormallik daha vardır:

— kalbin normal yerinde olmaması (situs in-versus), yani sağda yeralması (dekstrokardi);

— atardamarlar ve toplardamarlar arasında ilişkiler (kısa devreler);

— aorttan çıkan çeşitli atardamarlarda anormallikler;

— engel oluşturmayan kapak anormallikleri (aortun 2 kapaklı olması, ikili kapak ya da aort yetmezliği).

Teşhis: Hekim, kalp üfürümünün farkına genellikle, sistemli bir muayene sırasında ya da bir başka hastalık nedeniyle muayene sırasında varır. Bu durumda iki noktaya dikkat etmek gerekir:

— çoğunlukla kalp üfürümü doğuştan değildir; az ya da çok geç farkına varılması, daha önceki dinlemelerin kötü olduğu anlamına gelmez;

— kalp üfürümü her zaman kalp hastalığı anlamına da gelmez, «işlevsel» denen türden yalın bir üfürüm de sözkonusu olabilir (gerek kalp atışlarının hızlanması, gerekse çocuğun beden biçimi, sözgelimi göğüs kafesinin dar olması nedeniyle).

Bu nedenle, gereksiz yere korkuya kapılmak-tansa, çocuğu birkaç gün sonra yeniden hekime götürmek ya da bir kalp uzmanına danışmak daha doğru olur.

Ayrıca, çocukta beden ve kilo gelişmesinin duraklaması, morarma (mukozalar, dudaklar, deri, özellikle de tırnaklar), çabuk yorulma, beklenmedik bir kalp yetmezliği ya da benzeri başka olaylar, bir kalp oluşum bozukluğu araştırmayı gerektirir.

İhtilatlar: Enfeksiyon, bütün çocuklar için tehlikelidir. Enfeksiyon durumunda çeşitli tehlikeler sözkonusu olabilir:

— atardamar kanları toplardamar kanlarına karışan (sol-sağ geçişli) çocuklarda bronş-akciğer enfeksiyonu;

— toplardamar kanları atardamar kanlarına karışan (sağ-sol ya da ters geçişli) çocuklarda (mavi hastalık) beyin apsesi;

— kulakçıklar arasında bölme açıklığı dışında. Osler’in kalp içriarı iltihabı.

Su yitimi de ciddi bir tehlikedir; bazı çocuklarda zaten fazla yüksek olan kan ağdalılığını (özellikle mavi hastalıklı çocuklarda) daha da artırarak, beyinde damar tıkanmalarına yolaçabilir. Bu nedenle, sağlık koruma kurallarına kesinlikle uymak, özellikle de kalp hastası süt çocuklarının kakalarını denetlemek, ateş yükselmelerini önlemek, çocuğu aşırı sıcakta bırakmamak ve su içmek istediğinde engel olmamak gerekir.

Ayrıca, bütün doğuştan kalp hastalıklarının normal evriminde kalp yetmezliği de yeraldığın-dan, çocuk düzenli olarak uzman denetiminde olmalıdır.

Tedavi: Küçük çocuğa bazıları güç olan tamamlayıcı incelemeler uygulamak gerekip gerekmediğine, kalp uzmanı karar verir. Cerrahi girişim gerekliliğine ve zamanına karar verecek olan da odur. Tıp dalındaki en büyük değişikliklerin, özellikle İkinci Dünya savaşından bu yana, doğuştan kalp hastalıkları alanında gerçekleştiğini unutmamak gerekir.

Bu gelişmeler, günden güne karmaşıklaşan (ve 1950′den önce varlığı bile bilinmeyen hastalıkların teşhisine olanak veren) araştırma tekniklerinin bulunması ve günden güne daha gözüpek cerrahi girişim denemeleri sayesinde gerçekleşmiştir.

Bir uzmana göre, «çocuğu tehdit, eden üç telr-like: Enfeksiyon, su yitimi ve… çevresindekilerin kötümserliğidir». Gerçi, ana-babanm, çocuklarının hastalığı karşısında korkmaları doğaldır; ama, bu korkudan kaynaklanan ve çevredeki kişiler tarafından da büsbütün abartılan «çocuğun üstüne aşırı biçimde kol-kanat germe eğilimi» zararlıdır.

Bu nedenle çocuğu gereksiz yasaklamaların boyunduruğundan kurtarmak ve normal ya da normale yakm bir yaşam sürmesine olanak vermek gerekir.

Kalp hastalıkları, aşıların yararlanılmasını gerektirmez. Tersine, aşıların elden geldiğince erken yapılmalarını gerektirir.

Kuşpalazı, tetanos, çiçek, verem ve çocuk felci aşılarına kalp hastası çocuklar, öteki çocuklar kadar iyi katlanırlar. Yalnızca ciddi bir kalp yetmezliği, aşıların geciktirilmesini gerektirebilir.

Bu durumda da, boğmaca ve kızamık aşıları tehlikesiz ve mutlaka gereklidir.

Hasta çocuğun yetiştirilmesi elden geldiğince normale yakm olmalıdır. Sözgelimi, topluca oynanan oyunları toptan yasaklamamak gerekir; yalnızca hekim, bazı oyunları yasaklayabilir.

Çocuğun okulu çok uzaksa, ders saatleri çok uzunsa ya da havalar çok soğuksa bazı düzenlemeler gerekli olabilir.

Bronş iltihapları (bazı kalp hastası çocuklarda sık raslanır), çok soğuk havaların neden olduğu ya da artırdığı kırıklıklar, zaman zaman hastaneye kaldırılma gereği, «mavi çocuklar»ın okula, öteki çocuklar kadar düzenli gitmelerini önler; ama, ana.-babaların sorumluluktan kurtulmak için çoğunlukla okul yöneticilerince de desteklenen çocuğu evde tutma eğilimleri, dizginlenmelidir.

Bu çocukların beden eğitimi derslerine katılmamaları kesin bir kural değildir; tersine, çocuğun olanaklarına uyarlanmış, ölçülü beden etkinlikleri yararlıdır.

Çocuk, yetenekleri dışında kalan çabalara itil-memeli (spor yarışmalarına katılması yasaktır), ama gerek tedaviden önce, gerekse sonra, kalp karıncıkları ya da kulakçıkları arasında küçük bir delik bulunduğu için her türlü beden çabasından uzak tutulmamalıdır. Çünkü, bu durumda omurga biçim bozukluğu, çarpıntı, solunum yetmezliği, hattâ şişmanlıkla karşılaşılabilir. Oysa, hastalığı hiç bilinmese ve çocuk, çok yoğun olanlar dışında ölçülü beden çabalarından alıkonmasa, bu tür sakıncalar ortaya çıkmaz.

Çoğunlukla bu çocukların çevresinde, hastalık durumlarının her zaman gerektirmediği bir kaygı havası yaratılır; bu durum da çocuğun ruh sağlığını etkiler.

Oynamaları, koşmaları, bisiklete binmeleri, yüzmeleri ya da dağa çıkmaları (hele hiç bir yakınmaları yoksa, kalpleri normal hacimdeyse ve yetmezlik belirtisi göstermiyorsa) engellenmemelidir.

Genel olarak, deniz düzeyinden 1500 m’den yüksek yerlerden ve fazla sıcak iklimlerden kaçınman gerekir.

Sonuçlarsak, her şey kalp hastalığının tipine ve ciddiliğine bağlıdır ve gerekli değerlendirmeler, çocuğu yakından izleyen ve günü gününe dosyasını tutan hekimin görevidir.

Leia Mais

Tam Kalp Yetmezliği

TAM KALP YETMEZLİĞİ

Sağ ve sol kalp yetmezliklerinin birleşmesi, tam kalp yetmezliğini gerçekleştirir.Bunun sonucunda sağ ve sol karıncık yetmezlikleri süresince gözlenen fizyopatolojik değişiklikler birarada görülür.
Akciğer dolaşımında yüksek basınç, sol karıncık yetmezliği ve çevresel toplardamar dolaşımında yüksek basınç (sağ karıncık yetmezliği);
— klinik belirtiler de, sol karıncık yetmezliği nin solunum belirtileri ile sağ karıncık yetmezliğinin toplardamar göllenme belirtilerini birleştirecektir.

Tam kalp yetmezliği, çoğunlukla az ya da çok uzun bir sol karıncık yetmezliği dönemini izler. Sağ karıncık yetmezliği buna yavaş yavaş, sözgelimi bir enfeksiyon sonrası ya da bir rejim yanlışı sonrası ya da apansızın bir akciğer ambolisi, bir kalp ritmi bozukluğu ya da bir enfarktüs nedeniyle eklenir.Tam kalp yetmezliği, sol karıncık yetmezliğini izlemeden, başlı başına bir hastalık olarak da be lirebilir.İkili kapak darlığını ve ikili kapak yetmezliğini birleştiren ikili kapak hastalığı, ikili kapak aort kapağı bozuklukları, ikili kapak darlığı ve aort darlığı (ya da yetmezliği) gibi karmaşık kalp kapakları hastalıkları sırasında da ortaya çıkabilir.

Görüldüğü gibi tam kalp yetmezliğinin belirtileri hem sağ, hem de sol karıncık yetmezliğinin belirtilerini birleştirir. Bu belirtileri ilgili bölümlerde ayrıntılı olarak anlattığımızdan, burada, tam kalp yetmezliğine özgü özellikleri ekleyerek, kısaca anımsatmakla yetineceğiz.
Tam kalp yetmezliğinin en büyük belirtisi soluk darlığıdır. Gerek çaba harcarken, gerekse dinlenirken belirir: Hasta soluk soluğadır. Soluk darlığı çaba harcarken çok fazladır. Hasta uzanamaz ve bir koltukta oturarak kesinlikle uyumak zorundadır.
Ayrıca Cheyne Stokes soluk darlığı gibi ivegen soluk darlığı krizleri de gözlenebilir.
Öksürükle köpüklü balgam çıkabilir. Aynı zamanda kanlı balgam krizleri gözlenir.

Bazen tipik göğüs anjini (anginapectoris) krizlerine raslanabilir. Kalp ritmi bozuklukları (çarpıntılar) ve karaciğer düzeyinde ağrılar da gözlenebilir.Ağrılı bir karaciğerdir; karaciğer basısı yapıldığında boyun toplardamarları dolgunlaşır.
Az miktarda bir asit belirebilir (karında su toplanması).
Klinik olarak evrimi, kişinin ağırlık eğrisiyle izlenir.
Toplardamar basıncı artar. Boyun toplardamarlarının dolgunlaştıkları saptanır.
Atılan sidik miktarının azalması (oligüri) ve sidikte bir renk ve yoğunluk artışı gözlenir. Sidikte albümin de bulunabilir.
Dinleme şunları ortaya çıkarabilir:

— taşikardi (aynı zamanda ritim de çoğunlukla düzensizdir);

— kalp sesleri hafiflemiştir;

— sağ ya da sol üçlü kalp sesi;

— işlevsel üçlü kapak ya da ikili kapak yetmezliği üfürümü.
Atardamar basıncı ölçüldüğünde,basıncın normale oranla daha düşük olduğu ve büyük küçük basınçlar arasındaki farkın azaldığı görülür.
Elle muayene, kalp tepesinin aşağı, dışa yönelmiş ve uzamış yumuşak bir vurumunu ortaya koyar; nabız bazen değişkendir; yani zayıf bir vurumla, güçlü bir vurumu birleştirir.
Özellikle akciğer tabanlarında yaş railer duyulur; akciğer ödeminin göstergesidirler.
Akciğer zarında sıvı birikmesi, bazen de akciğer ambolisi belirtileri ortaya konulabilir.
Hastalığın ilerlemiş döneminde bütün kalbin hacminin çok arttığı saptanır.
Hastaların hemen tümünde kalp akciğeri görünümü, bazen de akciğer zarında sıvı birikimi görünümü ortaya koyar.
Tedavi etkisi altında, kalp yetmezliği belirtileri az ya da çok uzun bir dönemde iyileşebilir ya da azalabilir.
Kalp yetmezliğinin nedeni ortadan kaldırılırsa (özellikle bir cerrahi girişimle) bu iyileşme tam bile olabilir.

Evrim, birbirini izleyen tekrarlamalarla olur; her tekrarlama daha güç tedavi edilebilir duruma gelir ve hastayı biraz daha kötüleştirir.
Önce nedenin tedavisi ele alınmalıdır. (Sağ ve sol karıncık yetmezliklerinin «tedavi» bölümlerine bakınız.) Olanak varsa cerrahi girişim denenir.
Ana tedavi az değişiklik gösterir:
—tam dinlenme;
—gerçekten kesin tuzsuz rejim;
—sidik söktürücü ve kalp güçlendirici (dijital) ilaçlar.
En belirgin kötü sonuç olan amboliyi önlemek için, gerekli görülüyorsa pıhtılaşma önleyicilerin verilmesi de bunlara eklenmelidir.
Büyük kalp yetmezliği döneminde tedavi yalnızca hastanede denetlenebilir ve evrime uyarlanabilir.
Hastaneden çıktıktan sonra da hasta uzun süre izlenmelidir. Bu arada, bazı durumlarda (özellikle hastalık nedeni kalp kapağı hastalığı olduğundan) ameliyat, kapak bozukluklarının düzeltilmesiyle kalp yetmezliğini yokederek hastanın yaşamını toptan değiştirebilir.
Ayrıca, eski kalp yetmezlikleri olanlarda, özellikle belirgin kalp atardamarları yetmezliği ile kalp kasının işlevini tümüyle yitirdiği hastalarda tüm tıbbi tedavi etkisiz kaldığında, kalp aktarımı son çaredir.

Leia Mais

Süreğen Akciğer Kalbi

SÜREĞEN AKCÎĞER KALBİ
Süreğen solunum zorluklarının kalbe, özellikle de sağ karıncığa yansımasına süreğen akciğer kalbi denir.
Çoğunlukla, bu hastalığın nedeni akciğer amfizemi, süreğen bronşit (bronş iltihabı) ya da astımdır. Daha ender olarak da omurga ve göğüs kafesi bozuklukları, fibrozlar ya da akciğer ambolileri sonrasında ortaya çıkar.Hastalar genellikle amfizem, astım ya da süreğen bronşitten yakınır. Bu hastalıklar tıkayıcı, süreğen bronş akciğer hastalıkları terimi altında toplanırlar.
Süreğen akciğer kalbini akla getiren ilk belirtiler, genellikle çok geç ortaya çıkarlar. Hasta uzun süredir solunum yetmezliğinden yakınmaktadır (soluk soluğa kalma, öksürük, balgam çıkarma). Özellikle ağır bir solunum enfeksiyonu sırasında, ilk kalp belirtileri gözlenebilir.
Enönemli belirti soluk darlığıdır (genellikle çaba harcama sırasında, daha ender olarak da din lenmede, ayakta ya da yatar durumlarda gelen solunum zorluğu).
Aynı zamanda hastanın yüzünde morarma ve terleme görülür.Hasta öksürür ve özellikle sabahları irinli bal gani çıkarır.Dinlemede çoğunlukla, hastalığın yalnızca akciğer yönüyle ilgili bilgi veren bronş railerinden başka şey duyulmaz.
İkinci bir dönemde bir bronş hastalığı sonucu, sağ karıncık yetmezliği daha belirginleşir. Gene de solunum yetmezliği belirtileri en önemli belirtilerdir: Soluk darlığı; öksürük çıkarma; siyanoz; hattâ bilinç bozuklukları.
Kalbin dinlenmesinde taşikardi (çok hızlı atımlar), üçlü kalp sesi ve kasılma dönemi üfürümü saptanır.
Bacakların şişliği (ödem), atılan sidik miktarının azalması (oligüri) ve elle yoklamada ağrılı karaciğer büyümesi belirlenir.Hastalığın ilk dönemlerinde radyolojik inceleme her zaman tamamlayıcı bilgiler getirmez.Yalnızca elektrokardiyogram, sağ karıncığın büyüdüğünü belirten bazı belirtiler ortaya koyabilir.
Sağ kalbe kadar çıkan bir sonda uygulama, akciğer atardamarında kasılma basıncının özellikle
arttığını gösterebilir. Ayrıca atardamar kan gazlarının incelenmesine başvurulabilir: Oksijen bakımından yoksulluğu ve alyuvar sayısının artışını (polisitemi) ortaya koyar.
Hastalığın gelişmiş bir döneminde radyografide akciğer atardamarının ve sağ karıncığın hacimlerinin arttığı görülür.
Elektrokardiyogram, bu büyümeyi doğrular. Bu dönemde ve daha ileri dönemler süresince kan gazlarının incelenmesi zorunludur: Akciğerlerin durumunun izlenmesine olanak tanır. Oksijen yoksulluğu (hipoksi) ve tersine karbondiyoksit düzeyi yüksekliği saptanır.Kanda eriyen bu karbondiyoksit karbonik asite dönüşür ve plazmayı asit yapar: Bu asidozdur. Asidoz komayla sonuçlanabilir; bu da soluk borusu açılarak tüp sokma yoluyla ya da ağızdan gırtlak yoluyla soluk borusuna tüp sokmayla hastanın solumasına yardım etmeyide oldukça gerektirir.Önceden süreğen bronşite yakalanmış kişilerde, kalp yetmezliği belirtileri erken ortaya çıkmalarına karşın, uzun süre gözden kaçabilir. Filmde de akciğerler normal görünür. Ne var ki, kalp yetmezliği tekrarlamaları oluştukça, enfeksiyon ya da amboli ihtilatları sonucunda evrim ciddi olabilir.
Tersine, amfizemden (yani özellikle soluk sı kısması ve soluk darlığından) yakınan hastalarda film, çok bozuk bir akciğer ve genişlemiş bir göğüs kafesi gösterir; kalp yetmezliği belirtileri de son derece geç ortaya çıkar. Hattâ tek başına amfizem durumunda, yetmezlik ender görülür. Aslında amfizem çoğunlukla süreğen bronşitle birlikte görülür.
Leia Mais

Atardamar Hastalıkları

Atardamarların sertleşmesi (arteroskleroz) atardamar sistemini yozlaştıran ciddi, süreğen bir hastalıktır. Atardamar çeperlerinin kalınlaşması ve esnekliklerini yitirmeleriyle nitelenir. Bu hastalığı tanımlamadan ve açıklamadan önce, atardamarların mikroskopik yapısını anımsamak gerekir.
Atardamar çeperi
İçice 3 tabaka ya da gömlekten oluşur:
— iç gömlek; kana en yakın gömlektir ve iki bölüm kapsar: Endotel ve desteği; endotelin her bozunu, kan akışını bozar ve yerel trombozlara yolaçar (pıhtılar oluşumu);
— orta gömlek; iç gömlekten esnek ve yoğun bir iç zar ile ayrılır; esnek ve kassal liflerden oluştuğundan damarın yumuşaklığını, direncini ve esnekliğini saflar. Esnek bir dış zar, iç gömleği en dış gömlekten ayırır;
— dış gömlek, atardamar ile içinde bulunduğu organ arasında bağlantıyı sağlar; atardamar çeperinin kendine özgü damarlanmasına olanak verir.
Değişik biçimler
Atardamarların sertleşmesinin birbirinden farklı üç biçimi vardır:
Atardamar sertliği; atardamar sertleşmesinin yaşlılık tipi; atardamarcık sertliği.
1) Atardamar sertliği (ateroskleroz)
Son derece ilerleyici bir olgudur; çok erken başlar. 25 yaşını aşmış herkesde az ya da çok atardamar sertliği vardır. Bununla birlikte, klinik yansıma genellikle yaşamın sonuna doğru, dolaşım koşulları atardamar sertliği tarafından tehlikeye sokulduğu zaman belirir. Anatomik olarak hem bir sertleşme (hücrelerarası maddelerin niceliksel artışı nedeniyle bir dokunun patolojik sertleşmesidir; genellikle yavaş gelişen ve gerilemeyen bir süreçtir), hem de bir aterom (damarların iç gömleğine yağ kökenli maddelerin çökmesi ve birikmesi) oluşumuyla kendini gösterir.
Ateroma bağlı bozun
Atardamar çeperinin iç gömleği düzeyinde oluşur ve 4 evrede gelişir:
— iç gömlekte yağ kökenli maddelerin çökmesi ve birikmesi;
— daha dayanıksız duruma gelen çeperin esnekliğini yitirmesi ve sertleşmesi; atardamarın çapı küçülür; bu daralmadır (stenoz);
— çeperin ülserleşmesi ve zayıflayarak kendiliğinden ya da atardamar basıncı etkisiyle yırtılması yaralar düzeyinde kan pıhtıları oluşması: Bu tıkanmadır (tromboz).
2) Atardamar sertleşmesinin yaşlılık tipi (orta gömlek kireçlenmesi)
Atardamar sertleşmesinin yaşlılık tipi, yaşlı kişilerde görülür ve atardamarların sertleşmesi sürecinin evrelerinden biridir. Çeperlerinde kas bulunan atardamarların orta gömleklerinde önce yozlaşmalar, sonra kireçlenmeler bazen de kemikleşmeler belirmesi biçiminde kendini gösterir. Daha çok erkeklerde görülür.
3) Atardamarcık sertliği (arteriyoloskleroz)
Çok küçük atardamarların yani atardamarcıklarm, iç gömleklerinde kalınlaşma ve endotellerinde aşırı gelişme sonucunda çaplarının daralmasıyla nitelenir.
Atardamar sertliği bozunlarının yerleşimi
Bozunlar özellikle, atardamarların çatallanma yerlerine ya da daha kalın bir gövdeden bir atardamarın ayrılma yerinede yerleşir:
— aort düzeyinde (kaburgalararası atardamarların, böbrek atardamarlarının aorttan çıkış yerleri; karın aortu; kalça atardamarları çatalı);
— bacak atardamarları düzeyinde (uyluk atardamarı ve dizardı atardamarı);
— beyin atardamarlarında ve gözde ağtabaka atardamarında;
— kalp atardamarlarında.
Leia Mais

Kalp Kası Enfarktüsü

KALP KASI ENFARKTÜSÜ
Darlığın yaygın olmaması zorunludur.Yaygınsa safen yama tümüyle gereksizdir;çünkü kalp atardamarından geçen kan miktarı yeterince normale döndürülemeyecektir.Bozunlarm öneminin bilinmesinin tek yolu, kalp atardamarlarına X ışınlarını geçirmeyen bir madde verilerek film çekmedir. Böylece, maddenin verilmesinden sonra, atardamarların anatomisi belirir. Dolayısıyle cerrah, ameliyattan önce, girişimi nereye uygulayacağını ve tam başarı şansının ne olduğunu bilir.
Kalp atardamarları ağı tümüyle hastalığa tutulduğu zaman, üç kalp atardamarı gövdesinde de çok yaygın daralmalar gösterecek biçimde köprüleme yapmak olanaksızdır.Enfarktüs, kalp kasında kanlanma azlığına (iskemi) bağlı kütlesel,sistemli ve nispeten yaygın bir doku ölümüdür.Kalp kası enfarktüsünden sözedebilmek için, genellikle boyutları 2 sm’yi bulan ya da aşan bir bozun aranır.
Kullanılan terimler şöyle tanımlanabilir:
— doku ölümü, kalbin kas dokularının ölümüdür;
kalp kasının damarlanması sistemlidir yani her kalp atardamarı dalma, kalp kasının iyice sınırlanmış bir bölgesinin damarlanması uyar. Bu damarlanma uç dallarladır ve kalp kasının her parçasına bir tek atardamar ya da atardamarcık düşer. Dolayısıyle, bir atardamarın tıkanması durumunda, işlevinin bir başkası tarafından yerine getirilmesi sözkonusu değildir.Herhangi bir nedenle atardamarda dolaşım kesilirse, ona uyan kas parçasında kan dolaşımı durur.Bir kalp kası enfarktüsü sonrası yırtılmış kalp (yırtık, fotoğrafın alt bölümünde, görülmektedir).Bu dolaşım durması sürerse, ilgili kas bölümünde doku ölümüne ve kasılma yeteneğinde azalmaya yolaçar. Daha sonra doku yumuşar ve bir ay sonunda, ölen doku liflerinin yerini bağdokusu alır.Hastaların yüzde 90′mda neden, kalp atardamarları sertliğidir. Bozun, üstüne kalp atardamarını tümüyle tıkayan bir trombozun oturduğu bir ya da birçok daralmadan oluşur. Hastaların yüzde 3′ünde, özellikle frengi kökenli aort iltihabının (aortit) ve kalp atardamarı ambolilerinin oluşturduğu ateromsuz bozunlar bulunur.İşlevsel nedenler (yüzde 7) kalp atardamarlarında bozun göstermeyenlerdir.Aort yetmezlik ve darlığı, aorttan, dolayısıyle de ondan doğan kalp atardamarlarından geçen kan miktarını düşürürler. Akciğer ambolileri, kalp atım hacmini azaltır, kalbin işinide böylelikle artırırlar.
Başlıca neden, hemen her zaman kalp atardamarları sertliğidir. Bunun ortaya çıkışını kolaylaştıran etmenler, kalp kası enfarktüsününkilerle karışır.Hastalığın ortaya çıkışını kolaylaştırıcı etmenler
Hastalık en çok 50-70 yaşları arasında görülür. Erkeklerde enfarktüs tehlikesi daha çoktur (kabaca, hastaların yüzde 81′i). Bu durum kadın hormonlarının (östrojenler) atardamar sertliği oluşumundan koruyucu etkisiyle açıklanır. Nitekim, kadmda kalp kası enfarktüsüne yakalanma tehlikesi, yaşdönümünden (menopoz) sonra artar ve 70 yaşını geçmiş bir kadın için bu tehlike, aynı yaştaki erkeğinkiyle aynıdır.Kalp atardamarları hastalıklı aileler vardır ve hastalığa kalıtımsal olarak yakalanma eğilimlerine raslanır. Ama bunları sayılandırmak ya da ölçmek güçtür.Enfarktüslerin yüzde 10′u şeker hastalarında ortaya çıkar ve bu hastalarda enfarktüs tehlikesi 4 kat çoktur. Atardamar sertliği, şeker hastalarının başlıca ölüm nedenidir (yüzde 70).Kalp kası enfarktüsü tehlikesi şişman olmayanlara oranla şişmanlarda 1,5-3 kat yüksektir. Bu tehlike fazla kilo miktarına göre değişir.Atardamar sertliğine, bu arada özellikle kalp kası enfarktüsüne hazırlar. Hasta ne kadar gençse, tütünün rolü o derece fazladır.
Prof. Schwartz’m istatistiklerine göre, 40 yaşından genç erişkinlerde enfarktüslü hastalar arasında sigara içenlerin oranı, bir sağlıklı örnek grubundakilere oranla 1,7 kat yüksektir.
40-45 yaş arası erişkinlerde bu oran 2,4′ tür. 45 yaşından sonra oran düşer. Pipo sigaradan daha az tehlikeli görünmektedir.Özellikle dumanın içe çekilmesi (yutulması) zehirleyicidir.Prof. Lenegre’e göre, kalp kası enfarktüsü geçirmiş 100 erkekten 53′ünde, 100 kadından 76’sında önceden atardamar yüksek basıncı vardır.
Prof. Schwartz e göre, kalp kası enfarktüslü bir toplulukta atardamar yüksek basıncı sıklığının yüzde 38 olmasına karşılık, rasgele seçilmiş bir toplulukta bu sıklık yüzde 13′tür.
Lipit (yağ) ve özellikle kolesterol fazlalığı da hastalığa yakalanmayı kolaylaştıran bir etmendir. 2gr/lt’yeoranla2,6gr/lt’lik bir kolesterol düzeyinde, enfarktüs tehlikesi 3 kat çoktur.
Mayer’in A.B.D ‘nde demiryolu işçileri arasında yaptığı bir soruşturmanın sonuçları, kalp atardamarı bozunlarmdan ölümün kol işçilerinde 1, makasçılarda 1,4, büro memurlarında 2 olduğunu göstermektedir.
Bu sonuç, kalp kası enfarktüsünün ortaya çıkış nedenleri arasında beden etkinliği eksikliğinin, hareketsiz yaşamın rolünü vurgulamaktadır.
Leia Mais

Atardamar Basıncı Düşüşü

Atardamar basıncı düşüşü
Hemen her zaman vardır; çoğunlukla, ağrılı krize oranla daha geç ortaya çıkar. Kuşkusuz, önceden hastanın atardamar basıncı ne kadar yüksek idiyse, bu düşme o kadar belirgindir.
Büyük basınç ortalama 2-7 sm civa kadar düşer.Ağrılı krizden ancak birkaç gün sonra ortaya çıkar ve 38-39° C’a kadar yükselir. Ağrılı bir krizden sonra ateş saptanması, kalp kası enfarktüsü teşhisinde çok değerli bir bulgudur.Enfarktüsün ortaya çıfeış koşulları. Ağrının başlıca yerleşme ve yayılma yerleridir.
Bu 3 büyük belirtinin (ağrı, basınç düşmesi, ateş) yanında, muayenede kalp, hastaların yüzde 80′inde normaldir.Kalp atım ritmi çoğunlukla artmış, sesler biraz hafiflemiştir. Bazen kalp dış zarı sürtünme sesi duyulur.Kalp kası hücrelerinin ölümü ve yıkımı, bu hücreleri oluşturan bazı öğelerin kan dolaşımına geçmesine yolaçar. Normalde de bu maddelere plazmada raslanır; ama çok daha düşük düzeydedirler. Bununla birlikte, bazı başka dokuların da benzer maddeleri kapsadıklarını, dolayısıyle bu maddelerin kalp kasma özgü olmadıklarını unutmamak gerekir.Ortalama 36. saatte, SGOT, düzeyi 200′ün üstündedir.
Düzeyleri 8 gün kadar yüksek kalan kreatin kinaz ve laktik dehidrogenaz (LDH) da aranmalıdır.
Hastadan kan alınarak bu serum enzimlerinin kimyasal olarak ölçülmesi, enfarktüs teşhisinin konmasını ya da doğrulanmasını sağlar.
Daha az özel öteki biyolojik incelemeler, artmış bir akyuvar (lökosit) sayısıyla birlikte sedimantasyon hızı ve fibrin düzeyinde yükselme gösterir.Elektrokardiyogramm incelenmesi, kalp kası enfarktüsü teşhisini doğru koyabilmek için mutlaka gereklidir. Eğri okunduğunda elde edilen bilgiler iki türlüdür: Enfarktüsün doğrulanmasını sağlayanlar; yerinin ve yaygınlığının değerlendirilmesini sağlayanlar.Doku ölümünü gösteren Q dalgası karıncık karmaşasının başlangıcında, genişliği bir küçük kareden (saniyenin 4/100′ü) fazla olan negatif bir dalgadır.Bozun ST eğrisinin aşağı ya da yukarı doğru yer değiştirmesi biçiminde görülür. Bu kayma yukarı doğruysa, bozun kalbin dışyüzünün altında,Bir kas lifinin ölümü. Enfarktüs sırasında kanın biyolojik incelenmesi.Yerel kanlanma azlığını gösteren T dalgası geniş, bakışımlı ve sivri bir T dalgasıdır. Bu dalga yukarı doğruysa kanlanma azlığı kalbin dışyüzü altında, aşağı doğruysa kalp içzarı altındadır. Doku ölümü, kanlanma azlığı, bozun terimleri asla enfarktüsün gerçek mekanizmalarını göstermeyen elektrokardiyografi terimleridir.Kalbin dışyüzü altının kanlanma azlığını gösteren T dalgası 10. saate doğru belirir ve hiç değilse birkaç hafta kalır.
Bütün ilk saatlerde, elektrokardiyogramın görünümü, kalp içzarı altının kanlanma azlığını gösteren dev bir T dalgası biçiminde olabilir.
Özet olarak eğriler şunları gösterir:
— ilk saatlerde: Q dalgası, ST nin yukarı kayması;
— ilk günlerde: Q dalgası, ST, negatif T;
— ilk haftalarda: Q, negatif T.
Doku ölümü, yerel kanlanma azlığı ya da bozun eğrilerinin görüldüğü derivasyonlara göre, enfarktüsün yeri anlaşılır:
D2, D3, aVF için arka çeper;
VI, V2, V3 için ön ve karıncıklararası bölme;
V3, V4, V5, V6, aVL, Di için ön ve yan çeper;
Vl’den V6′ya kadar, AVL, Dİ için yaygın ön çeper;
Arka + ön derin karıncıklararası bölme.
Burada da, kullanılan terimler elektrokardiyografi tanımlarıyla ilgilidirler; bozunlarm alanlarıyla tam uygunluk göstermezler.
Leia Mais

Kalp Yırtılması

Kalp yırtılması
Enfarktüsün çok ağır bir ihtilatıdır. Bu yırtıklar şöyle olabilir:
— karıncıklararası bölmenin yırtılması (ivegen ve çok ağır bir sağ karıncık yetmezliği tablosu yapar);
— birkaç saniye içinde sol karıncık çeperi yırtılması (öldürücüdür);
— ikili kapak kas ve kirişlerinin yırtılması (çoğunlukla iyileştirilir).
Enfarktüsün tekrarlaması ya da yayılması, pıhtılaşma önleyici tedaviye başlanmasını gerektirir.
Atardamar ambolileri, kalbin hasta bölgesinde pıhtı oluşmasınıda bağlıdırlar.
Leia Mais

Kalp Atardamarı Hastasının Sağlık Korunması

KALP ATARDAMARI HASTASININ SAĞLIK KORUNMASI

Burada, göğüs anjiniyle giden ateromlu hastalıklı ve enfarktüs geçirmiş (enfarktüsü en az bir yıldır denetim altma alınmış) hastalar sözkonusudur.
Aşırı kilo almak, göğüs anjinlide kalp ağrılarının sıklığını, ateromluda enfarktüs tehlikesini, daha önce enfarktüs geçirmiş kişide enfarktüsün tekrarlama tehlikesini artırır.
Kilo atımına, her zaman atardamar basıncının düzelmesi, kalbin hacminin ve oksijen tüketiminin azalması eşlik eder.Günlük kalori normal ağırlıktaki kişide 2500′e ayarlanmalı, şişman kişide 1000 – 1500 arasında sınırlanmalıdır. Düşük kalorili bir rejim, kalp atardamarı iltihabı (kononarit) ihtilatlarından korunmanın en iyi yollarından biridir.Uzun süre, kandaki yağ, kolesterol ve trigliserit düzeylerinin yükselmesinden yalnızca hayvansal yağlar sorumlu tutulmuştur. Ama yeni fizyopatolojik araştırmalar, birçok durumda en zararlı maddelerin şekerler olduğunu göstermektedir.Özellikle, pastalarda, şekerlemelerde, çay şekerinde ve meyvelerde bulunan früktoz, sakaroz, glikoz gibi küçük moleküllü şekerlerden kaçınmak gerekir. Patates ve kuru sebzelerde bulunan nişastadan türemiş şekerler kan yağlarını fazla yükseltm’ez; çünkü, bedenden atılmaları çok daha kolaydır.Buna karşılık et, balık, yumurta gibi proteinli besinlerde hiçbir kısıtlama kesinlikle yapılmaz. Yalnızca ürik asit düzeyini yükseltebilecek sakatat, av etleri, konserve sardalya ve konserve sığır eti gibi besinler kısıtlanır.Halk arasında viskinin damar hastalıklarına iyi geldiği yolundaki yaygın inancın tersine, alkolün, göğüs anjini rejiminde de, tedavisinde de yararı yoktur.
Tersine fazla kalori sağlar, yağ yapımını artırır ve kalp kasını zayıflatır.
Bu söylediklerimiz alkolü tümüyle kesmek gerektiği anlamına gelmez; ama fazlasından kaçınılması gerekir.
Duman içe çekildiğinde kesin olan tütünün zararlılığı, hastanın genç oluşu ölçüsünde fazladır. Dolayısıyle tütün mutlaka yasaklanmalıdır. Sigara içmeyi sürdüren hastalarda, 2. bir enfarktüs tehlikesi iki kat çoktur.Hareketsizlik ve aşırı beden çalışmaları gibi iki uçtan kaçınmalıdır. Hareketsizlik, kalp atardamarı hastası için, kuşkusuz en büyük tehlikedir. Ilımlı beden eğitimi çalışmaları kilo fazlasını azaltır, akciğerlerin havalanmasını düzeltir ve kalp atardamarı yan dolaşımının oluşumunu hızlandırır.
Ağır olmayan sporlar, ılımlı yapılmak koşuluyla ve yapılırken ‘iç sıkıntısı krizlerine yol açmıyorsa serbesttir.
Özet olarak, günlük düzenli yürüyüşler ilk bakışta en uygun bedensel etkinliktir. Hattâ mutlaka yapılmalıdır.Kuşkusuz. Tek sorun uçak yolculuğudur. Göğüs anjini krizleri, uçak yolculuğuna engel değildir. Oksijen basıncının düşmesi ve basınç düşüklüğü derecesi, hastaların durumunu ağırlaştırmaya yeterli değildir.Uyku süresi en az 8 saat olmalı, ama 10 saati geçmemelidir. Eğlence ve uykusuzluklar bu kurala göre düzenlenir. Ayrıca, bu eğlencelerde havasız ve dumanlı ortamlardan kaçınılması öğütlenir.
Kriz başlatmıyorlarsa, cinsel ilişkilerin kısıtlanması için hiçbir neden yoktur. Otomobil kullanmaya izin verilebilir mi?Konu henüz tartışmalıdır. Bununla birlikte, kalp uzmanlarının bugünkü eğilimi, otomobil kullanmanın yasaklanmamasıdır. Ama taşıma araçlarının, ağır araçların kullanılması bazı durumlarda yasaklanabilir.Düzenli izlenen ve krizlerin artma döneminde otomobil kullanmayan hasta için, trafik kazalarında atardamar sertliğinin sorumluluğu çok küçüktür.

Leia Mais

Varislerin Tedavisi


Varislerin ilerlemesini engelleyici önlemler

Esnek sargı ya da çoraplar sabah yataktan kalkmadan önce giyilmelidir. Bunlar, kanın derin toplardamarlara dönüşünü kolaylaştırır, varislerin genişlemesine ve ödem oluşmasına engel olurlar.

İlaç tedavisi

Toplardamar çeperini güçlendirici ilaçlar verilir.

Sertleştirici tedavi


Toplardamara iğneyle sertleştirici bir madde verilmesine dayanır. Bu madde, toplardamar çeperlerinin bağdokusuna dönüşerek sonunda birbirlerine yapışmasına yolaçar. Bu tedavinin uygulanabilmesi için, varislerin birincil olması, derin toplardamarların tıkalı olmaması, hastanın bacaklarında tıkayıcı bir atardamar iltihabı ya da ciddi bir atardamar yüksek basıncı olmaması da gerekir.

Tedavi sonucunda toplardamar sertleşir (ilk birkaç gün ağrılı olabilir) ve daha sonra giderek ortadan kalkacak olan yerel bir deri esmerleşmesi belirir.Önemli varis durumlarında ya da sertleştirici yöntemler iyi sonuç vermediği zaman başvurulur. En sık başvurulan yöntem, varisli toplardamarın çıkarılmasıdır (stripping).

VARİSİNİZ VARSA

Bacaklarınızdaki varisten şikayetçi iseniz size tavsiye edeceğimiz mükemmel bir ilaç var. İkiyüzelli gram öküz gözü çiçeğini baharatçılardan temin ettikten sonra haşlayın daha sonra iyice ezin ve günde birkaç defa bacağınızın ağrıyan yerine ovarak sürün. Burada dikkat edeceğiniz nokta ikiyüzelligram çiçeği yediye bölerek bir hafta boyunca her bir haşlama seansında kullanmanız gereklidir.

Bu çiçeğin özündeki maddeler ayak ağrılarını ve ayak sızlanmalarını giderici özellik taşır. Latince adı “Arnica montana” olan bu bitkiyi kullanan hastalar yaklaşık bir ay içinde bacaklarında varisten meydana gelen ve kemiklerinde nükseden ağrılardan kurtulacaklardır.

Leia Mais

Kalp Yaralanmaları

KALP YARALANMALARI
Kalp dışzarı yarası küçükse, kan toplanması yalnızca kalp dışzarı boşluğunda kalacak ve kalp dışzarı boşluğunda kan toplanması (hemöperikard) klinik .tablosunu gerçekleştirecektir. Ama kalp dışzarı boşluğu sınırlı olarak genişleyebilir ve en çok300 mi kan kapsayabilir olduğundan, kalp dışzarı boşluğunda kan toplanması, kalbi sıkıştıracaktır (kalp tamponadı).Bu durumda kalp sıkışması belirtileri ortaya çıkar: Kalp atım hacminin düşmesi ve toplardamar basıncının yükselmesi.Yaralı bilincini yitirmiştir ve yüzü çok soluktur. Atardamar basıncı ve nabız alınamaz. Yaralı çoğunlukla hastaneye ulaşamadan ölür.Yaralı siyanozludur: Dudakları ve kol ve bacakları morumsu renk almıştır. Solunumu güç, hızlı ve yüzeyseldir. Boyun toplardamarları dolgun-laşmıştır. Yaralı yatar durumdayken bütün bu belirtilerin artması, hastalığa özgü bir olgudur. Atardamar basıncı düşmüştür. Toplardamar basıncı böylelikle yüksektir. Nabız küçük ve hızlıdır.Kalp muayenesi, dinlemede kalp seslerinde zayıflama gösterir.
Kurşunun ya da kalbin yaralanmasına yolaçan etkenin giriş deliği araştırılır: Göğüstedir ya da uzakta yerleşmiştir.Röntgen hacmi artmış, radyoskopi ise hareketsiz bir kalp gölgesi gösterir.
Elektrokardiyogram, kalp dışzarı iltihabı belirtileri ortaya koyabilir: Düşük voltajlı QRS; ST tersleşmesi.
Akciğer zarı boşluğunda kan toplanması (he motoraks) tablosu gösteren hastanın hemen göğüs kafesi açılarak (torakotomi) gerekli cerrahi tedavi uygulanmalıdır.Kalp dışzarı boşluğunda kan toplanması (hemöperikard) tablosu karşısında, kanın boşaltılması kalp dışzarı boşluğuna iğneyle girilerek gerçekleştirilir. Daha sonra, eğer gerekiyorsa, kalpteki bozun, beden dışı dolaşım altında yaranın dikilmesiyle onarılır.
Leia Mais

Kapalı Kalp Cerrahisi

KAPALI KALP CERRAHÎSİ

Girişim normal olarak atan kalbe yapılır. Özellikle kalp dışzarı ameliyatlarını ve ikili kapak darlığının cerrahi tedavisini kapsar.Kalp dışzarı cerrahisi ya da kalp dışzarı çıkarma (perikardektomi)
Bu ameliyat, ön yatay bir kesiyle göğüs kafesi açıldıktan sonra, kalp hareketlerini kısıtlayan kalp dışzarının çıkarılmasıdır.
Kalbin düzgün çalışmasını engelleyen bütün kalp dışzarı iltihaplarında öngörülür:
— sıvı toplanmalı kalp dışzarı iltihapları: Önce, toplanan sıvı iğne ile boşaltılır; sonra gerekiyorsa, kalp dış zarı çıkarma ameliyatı olarak uygulanır;
— sıkıştırıcı kalp dışzarı iltihapları: Kalbin iyi dolmasını engelleyen (gevşeyememe) gerçek bir kabuk oluştururlar.Girişim sol önyan keşi ile göğüs kafesinin açılmasıyla başlar. Sol kulakçığa sol kulakçık yastığı (kulakçığın küçük çıkıntısı) düzeyinde ulaşılır; kulakçık yastığının tabanı kıskaçlarla sıkıştırılır (oysa tepesi açıktır). Gerçekleştirilen bu açıklıktan sol kulakçık içine işaret parmağını sokan cerrah, ikili kapağı yoklar ve ikili kapak deliğini genişletmeyi dener (parmakla genişletme). Başaramazsa, işaret parmağı yerine, birbirlerine yapışmış kapak birleşeklerini açan genişletici bir aygıt sokar (TUBBS). Hastanın katlanamadığı bütün ikili kapak darlıkları, bu ameliyatı gerektirir. Genel olarak sonuçlar çok iyidir ve birleş eklerin kesilmesi, geleceği iyi olan bir ameliyattır.

Leia Mais

Kalp Cerrahisi

KALP CERRAHİSİ
Kalp damar cerrahisinin gelişimi yenidir. Kalbe ilk cerrahi girişimler XIX. yüzyılda başlamışsa da, Gross, akciğer atardamarı ile aort arası bir kısadevreyi (atardamar kanalının kapanmamış olması) bağlamayı, ancak 1938′de gerçekleştirebilmiştir. Bu, ilk kapalı kalp ameliyatıdır.Kapalı kalp cerrahisinde bir başka temel aşama, 1944′te Bailey’nin bir ikili kapak darlığına girişimiyle (kapak birleşeklerinin parmakla birbirinden ayrılması) gerçekleştirilmiş, 1945′te de Blalock ve Taussig, bir mavi hastalığı (Fallot) iyileştirmişlerdir.Modern kalp cerrahisi çağı 1954′te açıldı. Minnesota’lı cerrah Walton Lillehei, açık kalp ameliyatlarını olanaklı kılan beden dışı dolaşımını buldu. Bu kesin aşama, kalp cerrahisinin hızla gelişmesini sağladı: Günümüzde cerrahlar, hasta bir kalbin kapaklarını, kalp atardamarlarını, hattâ kalp kasını onarabilmektedirler (ilk kalp aktarımı 1967′de olup gerçekleştirilmiştir).
Kalp ameliyatı, kalp uzmanları ve cerrahlarının ortak çalışmasıyla gerçekleştirilir. Ameliyat öncesi dönem, ameliyat gerekliliğini saptayan kalp uzmanlarının denetimindedir. Başlıca evreleri eiekt-’ rokardiyogramın incelenmesi,radyolojik muayeneler (sağ ve sol kalp anjiyografisi, atardamar filmi çekme) ve sonda uygulama olan bu araştırmalar, cerrahın karşılaşacağı bozunların bilançosunu çıkarmayı sağlar.
Leia Mais

Kapalı Kalp Cerrahisi

KAPALI KALP CERRAHÎSİ
Girişim normal olarak atan kalbe yapılır. Özellikle kalp dışzarı ameliyatlarını ve ikili kapak darlığının cerrahi tedavisini kapsar.Kalp dışzarı cerrahisi ya da kalp dışzarı çıkarma (perikardektomi)
Bu ameliyat, ön yatay bir kesiyle göğüs kafesi açıldıktan sonra, kalp hareketlerini kısıtlayan kalp dışzarının çıkarılmasıdır.Kalbin düzgün çalışmasını engelleyen bütün kalp dışzarı iltihaplarında öngörülür:
— sıvı toplanmalı kalp dışzarı iltihapları: Önce, toplanan sıvı iğne ile boşaltılır; sonra gerekiyorsa, kalp dışzarı çıkarma ameliyatı da uygulanır;
— sıkıştırıcı kalp dışzarı iltihapları: Kalbin iyi dolmasını engelleyen (gevşeyememe) gerçek bir kabuk oluştururlar.
Leia Mais

Kalp Ameliyatında Beden Dışı Dolaşım


BEDEN DIŞI DOLAŞIM

1954′te A.B.D li cerrah Lillehei’ın ortaya koyduğu bu teknik, kalp cerrahisini tümüyle değiştirmiştir; çünkü, o tarihten sonra, açık kalp ameliyatları yapma olanağı doğmuştur.Beden dışı dolaşım aygıtı, ameliyat süresince, kalbi dolaşım pompası işlevinden kurtarmayı sağlar; bu da, kalbi bütünüyle cerrahi işleme sunar.Bunun için, normal kan dolaşımı yoluna yeni bir yol eklenir. Bu yeni yol, kalp ve akciğere uğramadan beden dışı dolaşım aygıtından geçer.Bütün toplardamar kanı, ana toplardamarlara konmuş sondalar (borular) aracılığıyla toplanır. Bu sondalar aracılığıyla beden dışı dolaşımın değişik aygıtlarına ulaşan toplardamar kanı, orada oksij enlenir. Uyluk atardamarına bir sonda yerleştirilmiştir; kan, oksij enlendikten sonra, bir pompa yardımıyla uyluk atardamarı düzeyinde aorta verilir.

Şunlardan oluşur:

— oksijenleyici: Toplardamardan alınan kirli kan ile gaz halindeki oksijenin ilişkiye sokulduğu kapalı bir bölümdür;
— köpük giderici: Toplardamar kanı içinde fokurdayan oksijen, balonlar ve köpük oluşturur; aygıt bunları giderir;
— atardamar pompası: Köpük giderici düzeyinde kanı emer ve sonda yerleştirilmiş uyluk atardamarına yeniden verir;
Ameliyat için uyutulan ve hazırlanan hastada, dikey orta göğüs kemiği kesişi ile göğüs kafesi açılarak kalbe ulaşılır. Sağ kulakçık, ana toplardamarlarla birleşme yerine yakın, kıskaçlarla tutulur. Böylece oluşturulan iki boşluk delinir, her iki ana toplardamara birer sonda konur ve kulakçık çeperlerine bağlanır. Kan artık sağ karıncığa ulaşamaz, beden dışı dolaşımda akar. Beden dışı dolaşım aygıtının boruları önceden, hastanın kan grubundan kanla doldurulmuştur.


Hastadan kirli kanı pompaya getirecek olan boru, ana toplardamarlar içine yerleştirilmiş sondalara, pompadan oksijenlenmiş temiz kanı hastaya götürecek olan boru da uyluk atardamarı içindeki sondaya bağlanır. Böylece beden dışı dolaşım başlar. Karıncıklar ve kulakçıklar boşalırlar ve normal olarak, kendi kendilerine ya da elektrik şoku yardımıyla kasılmayı durdururlar. Artık kalbe girişime başlanabilir. Bazı değinmelerKalp, beden dışı dolaşım sırasında kandan tümüyle arınmamıştır. Gerçekten, kalp atardamarları atardamar kanı alırlar. Atardamar kanı toplardamar kanına dönüştüğünde, ana toplardamar aracılığı olmaksızın doğrudan sağ kulakçığa dökülen kalp toplardamarları tarafından alınır.Bu kan, ayrı bir pompa tarafından emilir ve ana toplardamardan alınan kana eklenir.
Beden dışı dolaşımın borularında damarların bütün özellikleri yoktur. Özellikle kan, borulara değdiğinde pıhtılaşmaya eğilim gösterir. Bu eğilim heparin eklenmesiyle giderilir.Organizma, 3-4 saat gibi bol bol yeterli bir sürede, bu aygıta güçlük çekmeden katlanır.Aygıt, ameliyat süresince kalbi dolaşım işlevinden kurtarmayı böylelikle sağlar.

Leia Mais

Kalp Aktarımı

KALP AKTARIMI
Kalp aktarımı, hastanın (alıcı) güçsüz kalbini, kalbi sağlam ölü bir kişininki (verici) ile değiştirmeyi amaçlayan bir ameliyattır.İlk denemeler 1912′de yapıldı. Hayvanda ilk kalp aktarımı denemelerini Lyonlu cerrah Alexis Carrel gerçekleştirdi: Önce tavukta, sonra da köpekte. Bu dönemden Birinci Dünya savaşı sonrasına kadar, laboratuvar hayvanları üstünde kahramanca kalp aktarımı denemeleri yapıldı. Aynı zamanda doku uyuşmazlığı sorunları incelendi.1946′da doku uyuşmazlığı olayının mekanizması, Nobel ödülünü alan İngiliz Medawar tarafından aydınlatıldı. Ancak, doku gruplarının bulunması, 20 yıl süren araştırmalardan sonra gerçekleştirilebildi (1966)1953′te Jean Hamburger, ilk böbrek aktarımını gerçekleştirdi. Bu aktarım, insanda yapılan ilk organ aktarımı denemesidir.1954′te açık kalp ameliyatlarını olanaklı kılan beden dışı dolaşım ortaya kondu. 1961′de Norman Shumway, daha sonraları kullanılacak olan cerrahi tekniği kurdu. 3 aralık 1967′de, Güney Afrika Cumhuriyeti’nde Prof. C. Barnard, L. VVashkansky üstünde insanda ilk kalp aktarımını gerçekleştirdi. Hasta 18 gün sonra öldü.Prof. Barnard’m aktarım yaptığı 2. hasta Dr. Blaiberg 19 ay yaşadı.1968′de dünyada 101 kalp aktarımı ameliyatı yapıldı.
Cerrah, kalbi yaşam için gerekli atım hacmini sağlayamayan bir hastaya, vericiden alınmış yeni sağlam kalbi aktarabilir. Cerrahi ve yeniden canlandırma teknikleri bunu olanaklı kılarlar. Aktarımdan sonra, aktarılan doku ile alıcı organizma arasında uyuşmama sorunu, yani red sorunu ortaya çıka
1967′de Prof. Barnard ilk kalp aktarımını gerçekleştirdiğinde, ölümü yeni bir biçimde tanımlamak sorunu ortaya çıktı; çünkü, yasalar ölümün kesinliği için kalp durmasını zorunlu varsayıyordu. Günümüzdeyse, beyin çalışması durmuş insan ölü olarak sayılmaktadır. Beyin çalışmasının durması, elektroansefalogramda 24 36 saatlik bir dönemde bütün etkinliğin yitmesi (düz çizgi), göz bebeklerinin genişlemesi (midriyazis), bütün reflekslerin ortadan kalkması ve kendi kendine solunum hareketinin yitmesi biçiminde yansır. Ölü kişinin organlarından bağış yapma kararı ailenindir ve ailenin izni olmadan hiçbir şey yapılamaz.Yaşama döndürme teknikleri, beyin ölümü saptanmış bir kişinin organlarını görev yapar durumda tutmayı sağlarlar. Beyin bozunları iyileşmez olsa bile, yapay solunum ve yapay dolaşım, kalbin uzun süre atmasını sağlayabilirler.
Alman kalpte hiçbir kalp hastalığının (özellikle kalp atardamarları hastalıklarının) bulunmaması gerekliliği açıktır. Bu koşul çoğunlukla genç kişilerde vardır.Genellikle, bu genç vericiler trafik kazalarında kafa beyin travmaları sonucunda ölmüşlerdir.Verici seçiminde ikinci evre doku uyuşmazlığı sorunudur. Daha ilerde incelenecektir.
Vericinin seçimi, 10 yıldır böbrek aktarımı için kullanılan mekanizmaya göre yapılır. Bir organ bankası, bilgileri toplar; bu bilgiler aktarım ve organ alma merkezine ulaştırılır; organın vericiden alınması, ameliyat salonunda yapılır; alıcı üstündeki girişim de aynı anda sürdürülür.Ciddi bir kalp yetmezliği olan, yaşama umudu çok az kalmış bir hastadır. Hastalığı başka hiçbir yolla tedavi edilemeyeceği için kısa süre sonra ölecektir. Aşağıdaki örnek bu olguları aydınlatabilir. Prof. Shumvvay tarafından seçilmiş hastalardan 20’sine aktarım yapılamamıştır (verici bulunamadığı için ya da başka nedenler). Bu hasta grubu için ortalama yaşama süresi 30 gün olmuş ve hiç biri 95 günden fazla yaşamamıştır.Sözkonusu ciddi kalp yetmezliklerinin 2 büyük nedeni, kalp atardamarları bozunları (birden çok ve yaygın kalp kası enfarktüsü) ve birincil kalp kası hastalıklarıdır (genç kişilerde görülebilen ve nedeni bilinmeyen kalp kası hastalıkları).Alıcının, kalbi dışında başka hastalığı olmamalıdır; başka bir hastalığı varsa ameliyat yapılmamalıdır. Özellikle, dikkatli olarak bir şeker hastalığı, karaciğer ya da böbrek yetmezlikleri, akciğer bozunları araştırılacaktır. Son olarak, hastanın bu denemeye en iyi biçimde dayanabilmesi için, ruhsal durumunun iyi olması gerekir.
Leia Mais

Kalp Aktarmalarının Sonuçları

KALP AKTARIMLARININ SONUÇLARI
Prof. Shumway’ın ekibinin (Stanford üniversitesi) yayınladığı bir istatistiğe dayanılarak, günümüzde, kalp aktarımı yapılmış hastaların yüzde 50’sinin bir yıldan çok yaşayacakları söylenebilir. Ölümler çoğunlukla ilk 2 ayda yerahr; ölüm nedenleri, tekrarlayan red olayları ya da akciğer enfeksiyonlarıdır.Kalp aktarımının geleceğini, böbrek aktarımının evriminin ışığında akılcı olarak kestirebiliriz.Böbrek aktarımında ilk denemeler başarısızlıkla sonuçlanmıştı; oysa günümüzde, böbrek aktarımı nispeten sık yapılan ve yüzde 80 başarıya ulaşan bir ameliyattır.O halde, kalp aktarımları tekrarlandıkça sonuçların iyileşeceğini söylemek yanlış olmaz. Bu nunla birlikte, ameliyatın cerrahi yanma kesinlikle egemen olunsa bile, başlıca sorun olan aktarılan kalbin atılması olayı bütün güçlüğüyle ortadadır.Bu konuda 2 araştırma yolu son derece ilgi çekici olarak görünmektedir: Doku uyuşmazlığı mekanizmasının kusursuzca tanınması ve atılmaya karşı daha özel maddelerin uygulamaya konması; aktarılacak organların korunduğu bir organ bankasının kurulması. Böylece, bir alıcı için, aktarılacak organın en yüksek sayı üstünden seçiminin yapılması olanağı sağlanacaktır.
Leia Mais

Gebe Kadının İlk Üç Ayda Sağlık Koruması

İLK ÜÇ AYDA GEBE KADININ SAĞLIK KORUMASI

Gebelik döneminin büyük sakıncalar çıkmadan geçmesi için, hekimin öğütlerine uymak gerekir. Bu öğütlerden bazısı gebelik boyunca, bazısı yalnızca başlangıç dönemi için geçerlidir.

Gebelikte tartılma

Beden ağırlığını bir saplantı haline getirmek gerekmez, ama düzenli olarak denetlenmesi gerekir. Gebe kadının, 2 kişilik yemek yemesi sözkonusu olmamakla birlikte, kalori gereksinimi artmıştır.. Çoğunlukla, gebelik süresi boyunca 10 kg almak yeterlidir. Daha çok kilo almak, deride hiç de hoş görünmeyen çatlak görünüşlü çizgilerin yanı-sıra, gebelik sonunda ya da doğum sırasında tehlike yaratabilir. İlk üç aylık dönemde, bulantı ve kusmalar çok şiddetliyse, iştah da kesileceğinden, kilo bile verilebilir. Gebelik başlangıcında kilo yitimi olmuşsa, gebelik sırasındaki artış, kadının normal kilosundan değil, ağırlığın asgari düzeyinden yola çıkılarak hesaplanmalıdır. Gene bu ilk üç aylık dönemde, «aşerme» nedeniyle de kilo alınabilir; aşerme varsa, gebelik süresince kurtulma olanağı bulunmayan fazla kilolardan kaçınmak için, iştahın frenlenmesi böylelikle öğütlenmelidir.

Bu dönemde, aşırı iştahın denetim altında tutulması dışında, herhangi bir beslenme rejimini zorunlu kılmak ya da özel bir durum yoksa tuzsuz rejim uygulamak sözkonusu değildir. Sonuç olarak söylenebilecek şey, gebe kadının, her gün olmamakla birlikte düzenli olarak ve her zaman aynı tartıda, aynı giysilerle tartılmasında yarar olduğudur. Düzenli beslenme gibi, sindirim ve dışkılamanın da düzenli olması sağlanmalı, gerekiyorsa, kabızlığa karşı sistemli bir savaş açılmalıdır. İçecek olarak her türlü alkolden kaçınmak gerekir. Gebe kadın, içecek gereksinimini az miktarda maden kapsayan, tuz oranı düşük sularla karşılayabilir ve karşılamasında yarar vardır. Organizmanın iyi çalışmasını kolaylaştırmak ve gerekli sidik atımını sağlamak için günde 1 İt ya da daha çok su içilmelidir. Bu tutum, gebelikte sık raslanan sidik yolları iltihaplarıyla kısmen savaşmayı sağlar. Yukarda sözü edilen miktardan (1 lt) korkmaya gerek yoktur: Bazı rahatsızlıkların dışında kilo fazlalığına yolaçmaz.

Tütün ve gebelik

Gebe kadının, kendini tütünle zehirlemekten vazgeçmesi öğütlenir. Yakın tarihte yapılan bazı incelemeler, çok miktarda sigara içme alışkanlıklarını (günde 1/2 —1 paket) sürdüren kadınların çocuklarının, sigara içmeyenleririkilere oranla daha zayıf (kiloca) doğduklarını göstermektedir.

Beden bakımı

Gebelik sırasında kadının, bedenine özel bir ö-zen göstermesi gerekir. Hekim bu konuda öğütleriyle yardımcı olmalı ve başgösterebilecek bazı sakıncaları haber vermelidir.

Genellikle en yaygın korku, deride çatlak görünüşlü çizgiler oluşmasıdır. Bunlar bazen erken dönemlerde, genellikle de gebeliğin son üç ayında ortaya çıkar; fazla kilolar ve gebeliklerin tekrarlanması, belirmelerini kolaylaştırıcı öğelerdir. Bilimsel açıdan sözkonusu çizgiler deri altı bağdokusun-da yırtılmaların sonucudur. Bağdokusunun yırtılması, gebelikte genellikle az ya da çok geniş, beyazımsı, bazen de biraz kırmızı renkli ve özellikle memelerde, kabaetlerde, karında ve butların üst bölümünde yeralan çizgiler biçiminde yansır. Bağdokusu yırtıklarının izleri kalıcıdır. Bu nedenle, gebeliğin erken dönemlerinden başlanarak, deriyi güçlendireceği, dolayısıyle de çatlakları önleyeceği ya da azaltacağı umulan, vitamin açısından zengin kremler kullanılması önerilebilir.

Gebe kadının, derisinin durumunu da denetlemesi gerekir; gebelik sırasında deri nitelik değiştirebilir: Daha kuru ya da daha yağlı olabilir.

Kalsiyum eksikliği nedeniyle, gebelik sırasında, dişler de zarar görebilir. En küçük kuşkuda, özellikle gebelikten önce bozunlar Oulunduğu biliniyorsa, diş hekimine başvurmak gerekir.

Saçlar da gebeliğin aynası sayılabilir. Deri gibi, saçlar da nitelik değiştirebilir ve dökülme eğilimi gösterebilir. Beden bakımı genel, düzenli temizlik ve bakım yanında, üreme organlarının temizlik ve bakımını da kapsar. Sözgelimi, gebelikte beyaz renkli akıntılara sıkça raslanır; normal kabul edilebilecek bu durumdan ürkmemek ve akıntıların kesin biçimde önünü almaya çalışmamak gerekir; ancak miktar çok artar ya da tahrişe yolaçarsa hekime danışılmalıdır.

Gebelikte cinsel ilişki

Gebelik, çiftin ilişkilerini bıçakla keser gibi kesmelerine neden olmamalıdır. Gebe kadının cinsel isteği, her zamanki durumuna göre, azalma ya da çoğalma gösterebilir.- Dolayısıyle, ilişkilerin sıklığı —her zaman aşırılıktan kaçınılarak— büyük ölçüde, kadının isteklerine ve yolaçabilecekleri rahatsızlıklara bağlıdır. İlişkilerin sonuna doğru ras-lanabilecek, gerek acı verici belirtiler, gerekse ufak kanamalar, v.b. her türlü anormal durum, hekime bildirilmelidir. Hekim bunların nedenlerini bulmaya ve gerekli tedavi yöntemini belirlemeye çalışacak, gerekiyorsa ilişkilerin azaltılmasını ya da kesilmesini isteyecektir.

Gebelikte giyim

Gebe kadının giyimi ilk üç ayda önemli sorunlar çıkarmaz. Memelerin boyutlarında değişiklikler belirir belirmez, kadının boy ve biçim olarak durumuna uygun bir sutyen seçmesi gerekir.

Korse giymek gerekli değildir. Gebelik süresince yumuşak ve sürekli karın jimnastiği, kas zayıflığını maskelemekten başka işe yaramayan her türlü destek aracılığına başvurmaktan daha yararlıdır. Öte yandan, gebe kadın soğuktan kaçınmalıdır. Gerçekten, normal haline göre çok daha çabuk sıcaklık basacağından, kışın, üşüyüp üşümediğine göre değil, havanın soğukluğuna göre giyinmelidir. Ayakkabıları aşırı yüksek topuklu olmamalı, yere güvenle basabilmelidir.

Gezintiler, yolculuklar, çalışma

Gebelik süresince bütün etkinlikler düzenli olmalıdır. Gebe kadının evine kapanması gerekmemekle birlikte, o zamana kadar alışageldiğinden daha çok dinlenmeye ve uykuya gereksinir. Bu nedenle, sık sık geç saatlere kadar oturmak ya. da dışarıda kalmak, denge için zararlıdır. İlk üç ayda, özellikle uzun ve hızlı otomobil yolculukları önerilmez; ama, en küçük anormal belirtide durmak koşuluyla, kısa ya da uzun, ama aralıklı (günde 200 -300 km’yi geçmeyen) yolculuklara izin verilebilir. Aslında, gebeliğin bu döneminde, olanak varsa tren ve uçak yolculukları otomobil, otobüs yolculuklarına yeğ tutulmalıdır.

Çalışan gebe kadınların sayısı günden güne artmakta, bu da yorucu olabilecek çalışma koşulları, uzak yerlerden işe gidip gelme koşulları gibi sorunlar çıkarmaktadır. Gebe kadınların işyerinde dinlenme sürelerinden elden geldiğince yararlana-

bilmeleri ve muayenelerde her aşırı yorgunluk belirtisine dikkat edilerek, gerektiğinde, hekim kararıyla çalışmaya son vermeleri sağlanmalıdır.

Yararlı olabilecek beden etkinliklerine son verilmemekle birlikte, her türlü sert spor ve yarışmalardan, gebelik süresince kaçınılmalıdır.

Leia Mais

Kalbimiz

Kalp, vücudun her tarafından gelen kanı akciğerlere, akciğerlerden döndükten sonra yine vücuda yürütmeye yarayan, böylece kan dolaşımını-sağlayan emme basma tulumba durumundaki kasılan organdır. Kalp, akciğerler ortasında göğüs kemiğinin hemen arkasındadır. İçi boş bir kas kütlesi olup sol ve sağ olmak üzere iki yarıya ayrılmıştır. Yaklaşık 250 gram ağırlığmdadır. Kalp kası üzerinde kan damarları vardır. Asıl kalp kasına tıp dilinde miyokard adı verilir. Kalbin sağ yanı vücuttan gelen kirli kanı toplar ve bu kanı akciğerlere gönderir. Akciğerlerde temizlenen kan, kalbin sol yanma döner ve vücudun bütün doku ve organlarına gönderilir.,Bu işler için kalpte ayrı boşluklar bulunur. Toplayıcı oda. kulakçık, ince duvarlı bir boşluktur. Karıncık denilen kuvvetli ve kalın duvarlı yollayıcı ya da pompalayıcı odadan bir kapakçıkla ayrılmıştır. Bu kapakçık karıncığa doğru tek yönde açılır. Böylece kalpte sol kulakçık, sol karıncık, sağ kulakçık ve sağ karıncık boşlukları bulunur. Karıncıkların gönderdiği kanı vücûda dağıtan damarlara atardamar, kanı kulakçıklara ya da kalbe getiren damarlara ise toplardamar adı verilir. Sağ ve sol karıncığın herbirinden birer büyük atardamar çıkar. Atardamarların karıncıkları terkettiği yerde kapacıklar bulunur. Bu kapakçıklar, karıncıklardan atardamarlara gönderilen kanın tekrar kalbe geri dönmesini engelleyecek şekilde tek yönde açılır.

Kalp kasının düzenli aralıklarla, kasılma ve gevşeme hareketlerine uygun bir biçimde, kalp kapakçıkları açılır ve kapanır. Böylece kanın belirli bir yönde gönderilmesi sağlanır. Kalbin etkili çalışması kalp kasının sağlamlığına ve kalp kapakçıkların da yeterli işlemesine bağlıdır.

Kalp kasma dakikada 70 – 80 arasında (çocukların ilk yaşlarında 100) uyarı göndererek kalp vuruşlarını sağlayan bir odak, bir başlangıç noktası bulunur. Bu hız düzenleyici merkez özel nitelikleri olan bir hücre grubudur ve kalbin sağ kulakçığına yerleşmiştir. Sinüs düğümü adı verilen ve bu merkezden çıkan uyarı kulakçık ve karıncığın birleşme yerinde bulunan ikinci bir hücre grubuna bir ara merkeze gider. Buraya A-V düğümü denir. Uyarı daha sol ve sağ karıncıkları ayıran bölmenin iki yanından aşağılara inerek kas liflerinde sonlanır. Sinüs düğümü kalp vuruş sayısını vücudun o andaki ihtiyacına göre yükseltir ya da azaltır. Emir sinirler yoluyla iletilir. Ayrıca kanda bulunan bazı maddeler de vücudun kan isteğinin arttığını kalbe de bildirirler.

Atışlar sırasında karıncıkların birlikte hareketlerinde atardamarlara 120 – 140 santimetreküp kan verirler. Belli merkezlerdeki atardamarlara parmakla dokunulduğunda, atardamarın parmağa vurduğu hissedilir. Bu vuruş sol karıncığın her kasılışı ile atardamarlara aort yoluyla kan geldiğini gösterir. Atardamarların bu hareketine nabız adı verilir.

Sinüs adı verilen birinci merkez arızalandığı zaman, A—V düğümü olan ikinci merkez onun yerine çalışmaya başlar ve uyarılar buradan gönderilir. Birinci merkez, sağlam olduğu halde ikinci ara merkez hasara uğrarsa, uyarı aşağılara inemez. Bu durumda karıncık kasında bulunan üçüncü uyarı çıkarma görevini üzerlerine alırlar. Bu uyarı iletim bozukluğuna “kalp bloku” adı verilir.

Sinüs düğümü’nde başlayan uyarı kulakçık duvarından ilerliyerek A—V düğümü’ne oradan da iki özel dal ile karıncıklara geçer. Uyarının sağ kulakçıktaki merkezden karıncık kasına kadar iletilişi sırasında kalpte görülen olayların bir alet yardımıyle özel kağıtlara yazdırılmış şekline elektro-kardiyogram denir.

Leia Mais

Free Automatic Backlink
Photo blog blogs
Bedava Hit Siteler